30 Ekim 2019 Çarşamba

Soğuk Diyar Polisiyesi: Yazar ve Seri Önerileri

Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi özel turu devam ederken, hayatımın şu anına dek okuyup beğendiğim soğuk diyar polisiyelerini dikkate alarak en sevdiğim serilerden kısa bir liste yapayım istedim. 

Kolay okunsun diye şöyle bir şablon oluşturum, bakalım beğenecek misiniz. 

Ne okusam diye düşünenlere fikir olur mu acaba, bence olur..

Henning Mankell "Kurt Wallander" Serisi: 1948-2015 yılları arasında yaşamış olan İsveçli yazar Henning Mankell, Agatha Christie'den sonra en sevdiğim polisiye yazarıdır - blog'u okuyan ya da beni tanıyan varsa fark etmiştir.
Nerede geçiyor: İsveç'in Ystad şehrinde geçiyor.
Başkarakter: Kurt Wallander. Okurken daha yakın hissettiğim çok az karakter olmuştur. Seri      boyunca sadece cinayetlere değil, Wallander'ın hayatına, umutlarına, her pazartesi uygulayacağına söz verip bir türlü sadık kalamadığı sağlıklı beslenme planlarına da tanıklık ediyorsunuz.
Kaç kitaptan oluşuyor: Seride toplam 10 kitap var. Faceless Killer, Dogs of Riga, The White Lioness, The Man Who Smiled, Sidetracked, The Fifth Woman, One Step Behind, Firewall, The Troubled Man. Ayrıca, The Pyramid: And Other Kurt Wallander Mysteries adlı kısa hikayelerden oluşan, Wallander'ın ilk dönemlerini anlatan bir derleme ve An Event In Autumn adlı kısa bir roman da var. 
Uyarlamalar: Ystad'da İngilizce konuşulması sinirinizi bozmazsa ve kitaplardaki çoğu detayın yokluğuna katlanabilirseniz BBC'nin Kenneth Branagh'lı Wallander serisi (2009-2016), 1995 İsveç yapımı, 3 bölümlük bir mini dizi halinde yayınlanan Faceless Killer, 2005-2013 yılları arasında Wallander adıyla yayınlanan  3 sezonluk İsveç yapımı tv serisi.

Jo Nesbo "Harry Hole" Serisi: Norveçli yazar (ve müzisyen) (ve ekonomist) Jo Nesbo'yla da Mankell ile tanıştığım dönem tanışmıştım. İlk okuduğum kitabını da tesadüfen almıştım; iki yazarın kitabını da aynı yerden almıştım hatta, bundan yıllar önce, yaşımı yazarken ilk yazdığım rakam şimdikinden 2 sayı küçüktü... Alkol sorunu olan, bir türlü dengeyi tutturamayan, sürekli yüreğimizi ağzımıza getiren Hole, Holi diye okunuyor, Hol diye değil. En önemli bilgi bu. 
Nerede geçiyor: Çoğunlukla Norveç, Oslo'da. Ama dünyanın birkaç farklı ucuna da Harry Hole sayesinde gitmişliğiniz oluyor.
Başkarakter: Harry Hole. Büyük aşkı ile arasındaki gerilim bazen insanı gerçekten geriyor. Gerçek aşkı polislik mi, Rakel mi, alkol mü - beni de yaşlandırdı.
Kaç kitaptan oluşuyor: İlk kitap 1997'de çıkan The Bat. Seride şu an 12 kitap var. 12. kitap The Knife geçtiğimiz yaz (2019) yayınlandı.
Uyarlamalar: 2017'deki The Snowman uyarlamasını biliyor olabilirsiniz; ben hiç beğenmemiştim. Nedense macburen izledim. Harry Hole asla orada resmedilen biri değil; bu üzüntümü ya blog'da ya da kapattığım twitter hesaplarımdan birinde abartılar ekleyerek anlattığımdan eminim. Yeri gelmişken Jo Nesbo'dan, ancak Harry Hole serisinden olmayan bir uyarlama söyleyim size; 2011 yapımı Hodejegerne. Çıktığı yıl izlemiştim sanırım. Muhteşemdir. Başka bildiğim uyarlama yok. Bilginiz varsa paylaşabilirsiniz.

Ragnar Jonasson "Dark Iceland" Serisi: Her hafta mutlaka Ragnar Jonasson övüyorum. Asla çekinmiyorum, bu listede iki adet Ragnar Jonasson serisi övülecek. Dark Iceland serisi, İzlandalı yazar Jonasson'un bence şu an dünya genelinde bir kasırga yaratan serisi. Tam olarak böyle. Soğuk diyar polisiyesi camiası içinde yarattığı etki bu.
Nerede geçiyor: İzlanda'da, Siglufjördur'da geçiyor. Yazar, mekanı tüm detaylarıyla aktarmıyor ama her bir roman sizi mekanın içinde yaşatıyor.
Başkarakter: Ari Thor Arason. Din eğitimini bırakıp polisliğe geçiyor ve ilk görev yeri Siglufjördur. Wallander ya da Harry Hole'ye benzemiyor. Yine de çok sevdim. İlk görev yerine gidişiyle beraber hayatında yaşadığı tüm alt üst oluşlar, birkaç kitap içinde kendisinde okur olarak görebileceğiniz değişim çok canlı. Nedense başına acaba saçma sapan ne gelecek diye de bekliyorum bir yandan, oysa serkeş bir hayatı da yok pek.
Kaç kitaptan oluşuyor: İlk kitap Snowblind 2009 tarihinde yayınlanmış; seri hala devam ediyor. Şu an için beş kitap var. İlk üç kitaba blog'da yer verdim, okumak isterseniz.
Uyarlamalar: Sanırım yok. Olacağından nedense eminim. Şu an vardır ve haberim yoktur ya da.

Sara Blaedel "Louise Rick" Serisi: Tesadüfen tanışıp bir haftada sanırım üç kitabını okumuş olduğum bir yazar&seri. Tamamını da okurum diye düşünüyorum.
Nerede geçiyor: Danimarka, Kopenhag. Bu arada Kopenhag yazamıyor ve okuyamıyorum Türkçe, arama motorundan aldım... Özür dilerim. Devam edelim.
Başkarakter: Louise Rick. Suç içerebilir diye düşünülen kayıp vakalarına bakan birimde çalışıyor kendisi. Karakterin geçmişinde de, serideki bazı romanlarda karşılaştığınızda göreceğiniz üzere bu "kayıp" durumu asla eksik olmuyor. Yazar hem her romanda yeni bir gizemi çözüyor, hem de Louise Rick'in hayatındaki gizemler biraz daha aydınlanmaya başlıyor. Bu açıdan, seride de bir süreklilik var.
Kaç kitaptan oluşuyor: İlk kitabı The Midnight Witness 2004'te yayınlanan seride şu an 9 kitap bulunuyor. Ancak sekiz buçuğuncu bir hikaye de var romanda. Bir de az önce gördüm, yeni kitap geliyormuş. Etti 10.
Uyarlamalar: Tv ya da sinema uyarlaması yok diye biliyorum.

Yrsa Sigurdardottir "Thora Gudmundsdottir" Serisi: İzlandalı yazar Yrsa Sigurdardottir'in Thora Gudmundsdottir serisi. Yazarı okurken sıkılmazsınız; mesela Mankell'in polisiye kurgusuna karşılık Yrsa Sigurdardottir size macera yönü daha ağır basan romanlar sunuyor olabilir. Polisiye, gizem, suç kısmından bir şey eksiltmez bu.
Nerede geçiyor: Reykjavik. Soğuk diyar demiştim.
Başkarakter: Thora, kendisi boşanmış bir avukat. Sık sık ailesinden sorunlara, günlük hayatından denk gelebilirsiniz.
Kaç kitaptan oluşuyor: 2005 ve 2011 arasında yayınlanmış 6 kitaptan oluşuyor.
Uyarlamalar: Bildiğim bir uyarlaması yok.

Kjell Ericksson "Ann Lindell" Serisi: İsveçli yazar Kjell Ericksson'a da yer vermek istedim. İsveç'in çok ünlü polisiye yazarlarından. Seride toplumsal sorunlara bol bol değinildiği kanısındayım; bir refah devleti görünümü olan bir ülkeden çıkan kurgu bir eserin yer verdiği konuların gerçekçilik payı olmadığını düşünmüyorum.
Nerede geçiyor: Yazarın da doğum yeri olan İsveç, Uppsala'da geçiyor.
Başkarakter: Ann Lindell. Okurken seveceğinizi düşündüğüm bir karakter, sizinle arasında kurgu oluşunun mesafesi girmiyor. Hayatındaki iniş ve çıkışları, polislik aşkıyla beraber takip ediyorsunuz.
Kaç kitaptan oluşuyor: 1999 ve 2009 arasında yayınlanmış toplam 10 kitaptan oluşuyor.
Uyarlamalar: Yine bilmiyorum.

Hakan Nesser "Dedektif Van Veeteren" Serisi: İsveçli yazar Hakan Nesser'in ünlü serisi. Dedektifin adına bakıp olaylar Hollanda'da geçiyor sanmıştım.
Nerede geçiyor: Güzel soru. Açıklamasını internette okuyana kadar ben de anlamamıştım; kurgu bir yerde geçiyor. Bahsettiğim gibi olaylar Hollanda'da geçmiyor, karşınıza çıkan İsveççe ya da Norveççe ya da Almanca gibi isim ya da yer isimleri de tamamen kurgu. Avrupa'nın kuzey batısında ya da orta-batısında bir yerlerdeyiz sanırım.
Başkarakter: Dedektif Van Veeteren. Okurken aşırı yakınlık kuramadım ama sevmiştim. Tüm kitapları okumadım ancak sonraki romanlarda kendisi bir antika dükkanı sahibi olarak serideki görevine devam ediyormuş.
Kaç kitaptan oluşuyor: 1993'te yayınlanan ilk roman The Mind's Eye. Son roman, yan, 10. roman da 2003'te yayınlanmış.
Uyarlamalar: Yok.

Maj Sjöwall & Per Wahlöö "Martin Beck" Serisi: Çok eski ve ünlü bir seri olduğu için eklemek istedim.Soğuk diyar polisiyesinin o "soğuk diyar polisiyesi" kısmından ziyade iyi polisiye için.
Nerede geçiyor: İsveç, Stockholm.
Başkarakter: Martin Beck. Nerede o eskilerin dedektifleri....
Kaç kitaptan oluşuyor: 1965'te yayınlanan ilk kitap Roseanna. 1975'te ise seri 10. kitabıyla bitmiş.
Uyarlamalar: İsveç yapımı "Beck" serisi var. Bir de BBC'nin yaptığı Beck serisi var diye biliyorum. Bunların haricinde İsveç'te 90'ların başında TV için uyarlamalar yapılmış.

*Kitap isimlerinin İngilizcelerini yazdım.

Fikir ve sanat eserleri kanunu madde 34, ek fıkra 3 uyarınca eser sahibinin izni olmadan kullanılması yasaktır. 
Lütfen yazılarımın tamamını ya da bir bölümünü kullanmayınız; 

17 Ekim 2019 Perşembe

Åke Edwardson "Death Angels"

Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turu, İsveç'te yine. Benden başka kimse de yok ama olsun, Bellis Bellarum Coldwine Lanskrim Malmö.

İsveçli yazar Åke Edwardson'un Dedektif Winter serisi 12 kitaptan oluşuyor, ilk kitabı da Death Angels. Kitap, Türkçe'ye Pegasus Yayınları'ndan Ölüm Melekleri ismi ile çevrilmiş. Bu yazar da ilk kez okuduğum bir yazardı, bir sonraki kitabı Türkçe'ye çevrilmemiş bir seriden seçeyim bu arada. Soğuk diyar polisiyesi özel turuna Rusya'dan bir kitap ekleyeyim hatta. 

İsveç polisiyesi, soğuk diyar polisiyesi çıtası bilmem hatırlatmaya gerek var mı, Henning Mankell ve Wallander serisi ile zirvede olduğu için, artık hiçbir yazarı ve eseri o seviye ile kıyaslamamaya özen göstererek okumaya çalışıyorum ama olmuyor. Benim ilgimi oraya çeken zaten bu isim ve bu seriydi. Elimden geldiğince yapmayım yine de. 

Kitap kapağına dikkatli bakın, kimi göreceksiniz bu arada^_^

Dedektif Winter jilet gibi bir insan gördüğümüz kadarıyla, şık, pahalı zevkleri olan, üst gelir grubundan bir ailenin mensubu. Caz dinliyor. Wallander caz dinlemezdi, Wallander da benim gibi Maria Callas'ı çok severdi. Ben de caz sevmem. 

Artık eserleri Wallander ile kıyaslamayı geçtim Wallander&bana göre kıyaslıyorum gördüğünüz gibi. En objektif yorumların adresi değilim çünkü. 

Death Angels'ta Londra ve Göteborg'da işlenen cinayetler var;  bu cinayetler hem Londra'yı hem de Göteborg'u, yani Winter ve ekibini aynı katilin peşine düşürüyor. Bunun sebebi de cinayetlerin aynı katilin işi olduğunu düşünmeleri. İsveçli gençler Londra'da aynı biçimde, benzer mekanlarda, İngiliz gençler ise Göteborg'da benzer biçimde, benzer mekanlarda öldürülüyor. İşkence, ölümün gerçekleşmesi uzun sürmüş gibi duran bu cinayetlerin aynı zamanda kamera ile kaydedildiği, bir çeşit ritüelin de cinayetlere dahil edildiğine dair şüpheler ortaya çıkınca Winter ve ekibi şehirdeki yeni sadistik alt kültürü keşfetmeye, bir yandan da katili bulmaya çalışıyor. İpin ucu bir şekilde fuhuş, pornografi "pazarı"ndaki yeni sapkınlıklar, yeni ürünlerden mi geçiyor, yoksa başka bir şey mi, bunun cevabını arıyor, bir yandan da İsveç - İngiltere arasında telefon trafiği ya da uçuş trafiği ile mekik dokuyorlar. 

Okuru sıkmadan kendisini okutan, çok da akıcı, sürekli hareket halinde oluşu ile insanı aslında yormayan da bir roman. Bir süre sonra okurun katili tahmin etmesi için mi bilmem, ipuçları önünüze çıkmaya başlıyor. Sonlara çok yaklaşmadan kafanızda katilin kim olduğu belirlemeye başlıyor. Ancak, neden sorusuna cevap vermeniz finali bulabilir.

Yazar, karakterleri okura uzak tutmuyor, karşılaştığınız hemen her karakterin canlı olduğunu hissedebiliyorsunuz. Bunu böyle ifade ediyorum sürekli. 

Muhteşem bir soğuk diyar polisiyesi mi, bence değil. Güzel bir polisiye eseri mi, evet. Kurgusu aklımı aldı mı, hayır. Çarpıcı, unutulmaz bir yanı var mıydı, hayır. Ama başta dediğim gibi, çıtanın seviyesi çok yüksek. Ayrıca soğuk diyardan okuduğum her polisiyenin o "soğuk diyar polisiyesi" ruhuna ne kadar sahip olduğunu da ancak okuyunca görebiliyorum. Bunlar kişisel değerlendirmeler. 

Death Angels İsveç'ten başarılı bir polisiye roman diyebilirim. 

12 Ekim 2019 Cumartesi

Kristina Ohlsson "Unwanted"

Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi özel turu bitti sanmayın, bitmez. Özellikle polisiye hor görüldüğü ve özellikle tivitırda blog'da paylaştığım kitapların linki asla tıklanmadığı, beğenilmediği için, özellikle de soğuk diyar polisiyesi linkleri asla umursanmadığı için blog'u bir süre sadece kurgu, hatta soğuk diyar polisiyesi özel turu blog'u halinde bile kullanabilirim. Neden olmasın. Zaten yeni dönem başlamış, dönemden ve dönemlerden bağımsız çalışma düzenime derslerin yükü ve günde 3-4 saatlik uykuyla çalışma, oradan oraya koşma yükü binmiş üzerime, az olsun, öz olsun ve inat olsun.

Kristina Ohlsson, ilk kez okuduğum bir yazar. Kendisinin çok ilgimi çeken bir çalışma hayatı olmuş. İsveç Ulusal Polis Kurulu'nun güvenlik politikaları analistiymiş kendisi. Öncesinde ise Ortadoğu çatışmaları ve AB'nin dış politika uzmanı olarak Dışişleri Bakanlığı'nda ve İsveç Savunma Bakanlığı'nda çalışmış. İlgimi çekme sebebi çok çeşitli, bunlardan birisi de kitabın hemen başlarında "güvenlik görevlisi" yerine "Securitas güvenlik görevlisi" diye özellikle belirtmesi. Securitas İsveç'li bir (küresel) güvenlik şirketi, bileniniz vardır, ülkemizde de hemen her yerdeler. 

Bu ilgi alanlarım bağlamındaki alakasız paragraf sonrasında kitaba geçeyim. Unwanted, Fredrika Bergman&Alex Recht serisinin ilk kitabı. Seride toplam 6 kitap var (goodreads'ten baktım). Henüz başka bir kitabını okumadım ama sanırım okuyacağım. Bu arada Unwanted, Pegasus Yayınları'ndan Külkedisi Uyurken adıyla da Türkçe olarak basılmış. 

Unwanted, neredeyse herkesin gözleri önünde ama aslında kimse görmeden küçük bir kızın annesinin birkaç dakikalığına yanından ayrıldığı bir anda, trenin birkaç dakika için durduğu bir anda kaçırılması ile başlıyor. Kayıp çocuk vakası olarak Alex Recht'in uzmanlık alanına da giren bu durumda hemen, sivil hayattan polisliğe geçmiş Fredrika Bergman'ın da dahil olduğu ekipçe olay hızla araştırılmaya başlanıyor. Çocuğun nerede olduğu bulunmaya çalışılırken birçok şüphe uyandırıcı durum en baştan karşılarına çıkarken ve aslında hiçbir yere varmadan saatlerini geçirirken küçük çocuğun kaçırıldığı yerden çok uzak bir şehirde ölü olarak bulunduğu haberi geliyor. 

Böylece neyin neden yapıldığı, neden çocuğun kaçırıldığı sorusundan ziyade neden öldürüldüğü ve neden orada "ortaya çıktığı" sorusuyla birlikte çözülmeye çalışılıyor.

Hemen belirtmek istiyorum, finale kadar detaylar çok güzel işlenmiş, çok incelikli detaylar olmasa da ben hatasız bir kurgu olarak değerlendirdim. Muhteşem bir roman demiyor, sadece kurguda açık bulamadım ve bu da romanı benim için okuması güzel hale getirdi. Polisiyede hatalı kurgu, polis işlerinden anlamayan (polis işleri) yazarlarca yazılmış gibi gözüme çarpınca takılıp kalıyorum çünkü. Başta eklediğim alakasız görünen paragraf da sanırım roman hakkında bu düşüncelerin bende oluşmasında etkili olan bir gerçeklik yazar hakkında, mesleği ve yazarlığı birleşince ortaya güzel bir iş çıkmış.

Başkarakterler Alex, Fredrika ve Peder aslında. Her birinin kendi hayatlarına dair özel/gündelik detayları da çok sıkmadan ve romanın üzerini kapatmadan vermiş yazar. Bu da benim için önemli çünkü polisiyede gereksiz gündelik, ilişkisel detaylar, duygusal buhranlar beni itiyor. Polisiye var polisiye var evet, mesela Mieville'ın The City and The City'si de polisiye mi polisiye, ama sadece polisiye mi, o kitap üzerine başka bir kitap yazılır mı, evet. Onlar ayrı. Ne demek istediğim umarım anlaşılmıştır. 

Fredrika ile yazar kendisini meslek açısından hiç benzetmiş midir bilmiyorum ama bana öyle geldi, yazarı elbette tanımıyorum ama Fredrika ekipteki detaycı ve kimsenin görmediği hayati detayları yakalamakta usta, çoğu zaman sivil hayattan geçtiği için uzak, "içinde bu işin ateşi yok" olmakla itham edilen bir karakter. 

Finali ise sanırım yazarın aslında umursamadığı kısım, ustalık finalde değil, ustalık hikayenin geri kalanını oluşturmakta sanırım kendisi için, ya da en azından benim bu kitap için yorumum bu. Çünkü çok aceleye gelmiş gibi hatta yazar sıkılmış, tamam yeter işte demiş gibi. Çünkü finalde çok katmanlı bir yapı ya da ince işçilikler olmadan olay açıklanıyor. Sanırım yazar, daha şık, karmaşık işlerde uğraştığı için final kendisine şatafatsız ve uğraşmaya gerek olmayan bir bölüm gibi gelmiş.

Onu da bence bir açıdan "gözlere sokacak bir parlamaya" bağlamış ama.