27 Kasım 2023 Pazartesi

Will Dean "Black River"

Eklemişken Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turuna, daha önce hiç konuk olmamış İsveçli bir yazar ve seriden de ilk kitabı eklemek istedim. Tuva Moodyson serisinin üçüncü kitabı Black River. Çok fazla denk geldiğim, okumadan geçmemek için de listeye eklediğim bir romandı. Okuyalı aylar oldu, ancak soğuk diyar polisiyesi olarak okumaya giriştiğim romandan pek de soğuk diyarlık da polisiyelik de sezemedim. İsveç'te geçmesi yeterliyse bilemem, bana yeterli değil, soğuk diyar polisiyesi dediğim kategoriye asla koyamayacağım bir roman.

Öncelikle fazla Amerikan polisiyesi tarzında. Bunu karakterlerden anlamak mümkün, yazarın karakterleri bence İsveçli değil o yüzden, İsveç'te yaşamakta olan Amerikalı deliler gibi canlandı özellikle şüphelileri.

Baş karakter Tuva da, gerçekten Clinton-Obama-Biden-Harris bir araya gelmiş de yaratmış gibi; çok zorlama ve gerçekten kıyafet gibi giydirilmiş özelliklerin karikatüre evrilmiş oturmamış bir "karakter" girişimine dönüşmüş. Keşke bu kadar sevilme kaygısı ve takdir kaygısı olmadan, o kaygının enerjisini iyi bir kurgu, polisiye kurgusu yazmaya harcasaymış yazar.

Olaylar şöyle; Tuva'nın eski görev yerinden yakın arkadaşı kayboluyor, onu bulmak için geri dönüyor. Kayıp kızın peşinde, neden ve kim kaçırmıştır diye koşuyor. Kayıp karakter de Clinton-Obama-Biden usulü, Netflix dizisi tadında kimlikçiliklerle süslenerek kötü bir kurguya malzeme edilmiştir.

Seriden başka kitap okumam. Ancak benim beğenmediğim başkasını rahatsız etmeyebilir; Netflix işi Amerikan polisiyesi severleri tatmin edecektir.

26 Kasım 2023 Pazar

Ragnar Jónasson & Katrín Jakobsdóttir "Reykjavík: A Crime Story"

Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turu öldü gibi görünse de aslında ölmedi. 2023'e dair tek beklentim olarak yolunu gözlediğim, yayınlanmasından bir ay kadar sonra da okuma fırsatı bulduğum "Reykjavik"le devam ediyor tur. Üstelik en sevdiğim İzlandalı polisiye yazarının yanında şimdi İzlanda başbakanı da var; ikilinin nasıl bir roman yazacağını merak ediyordum. Zira Jakobstdottir'in yüksek lisans tezi de Arnaldur Indridason üzerineymiş. Şöyle bi bakın yazdığımız isimlere, soğuk diyar polisiyesi için bence beklentiyi yükseltmişlerdi.

Romanın konusu şöyle; 1956'da, İzlanda'nın ücra bir köşesindeki bir adada, ev işlerinde çalışmak üzere işe giden genç bir kız, işten ayrılacağını söylediği gün ortadan kaybolur. Adaya ulaşım sınırlı imkan dahilinde olduğundan, genç kızın adadan nasıl ayrıldığı, ayrıldıktan sonra nereye gittiğine dair de hiçbir şey bulunamaz. On dört yaşındaki Lara, adeta buhar olup havaya karışmıştır. O dönem genç kızın kaybıyla ilgilnen dedektifin hayatında hala bir bilinmez olarak kalan, olay gerçekleştiğinde İzlanda'nın gündemini uzun süre meşgul eden bu olay, zamanla tarihe karışır.

Olaydan yıllar sonra, genç ve hevesli bir gazeteci olan Valur, bu olayı aydınlatmaya girişir. Lara'nın kaybıyla ilgili bilinmezlerin, gözden kaçırılmış olabilecek bir şeyler olduğu fikrinin ardından gider. Zira Lara'nın kaybolması, çalışmak üzere gittiği "elit kesim" eviyle de hayli dikkat çekicidir. Geçmişe dönen Valur, olaya dair bir yazı dizisine girişir. Olayın yankısı, birkaç ipucu ve büyük bir felaketle Valur'a geri döner.

Bu olay, İzlanda'da üstü örtülmeye çalışılan bir olay mıydı? Valur, neden ve kimin dikkatini çekti? Lara yaşıyor muydu, ölü müydü?

Tüm bunların peşinden giderken, Ragnar Jonasson'un romanlarına bakarak bir değerlendirme yaptığımda daha yavaş bir tempoda gidiyor roman bir süre. Açıkçası ikilinin beraber yazması bir eksiye de dönüşmemiş, bence devam ederler. Kurgusu kesinlikle sürprizlerle şaşırtacak güçte değil, Jonasson'un romanlarında genelde bahsettiğim mekansal kısıtlılık, doğanın sindiği sert ve çetin bir karanlık bu romanda o kadar belli değil. Ama tek kişi yazmadığı için, yazara yığmak istemem. Bunu olumsuzlu olarak değil, fark olarak belirtiyorum.

Daha çok şaşıracağım bir son ve hikaye bekliyordum açıkçası, çünkü neredeyse bir yıldan fazla zamandır bu romanı bekliyordum. Pişman olmadım ve öneriyorum, ancak çok daha iyilerine de vesile olmasını umarak bu ortaklığın.