22 Ocak 2021 Cuma

Arnaldur Indridason "Black Skies"

Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turu 2021'in ikinci olarak yine Arnaldur Indridason dedi. Bunu diyen benim yani. Yazıları maksimum üç kişi falan okuyor herhalde o yüzden yeni yazarlarla bu tur genişleyecek planımı sevdiğim yazarların kitaplarının hepsini bi okuyayım, tur sonra genişler olarak değiştirdim. Bu yüzden, Erlendur serisinin onuncu kitabı Black Skies ile devam edeyim. 

Hem seride hem blog'da bir önceki kitap olan Outrage'de olduğu gibi Black Skies da alışılageldik Erlendur romanlarından farklı. Bir öncekinde ekipten tanıdığımız Elinborg önplandaydı, şimdi de Sigurdur Oli. Sebebi süpriz. Hatta bir süpriz daha var ama söylemek korkunç bir spoiler olmayacaktır, Black Skies'daki olaylar aslında Outrage'deki olaylarla aynı dönemde geçiyor. 

Black Skies ne anlatıyor peki? Sigurdur Oli'ye bir arkadaşı gelip bir arkadaşının başının kötü durumda olduğundan, şantaja maruz kaldığından bahsediyor. İşin ucunda işini kaybetme riski ve rezil olma ihtimali olan insanlar var. Bu şantajın içeriğini de okuyunca öğrenirsiniz. Pek hoş karşılanmayacak bir şeyle şantaj yapılan arkadaşı için şantajcı ile gidip konuşması için Sigurdur Oli'ye ricada bulunuyor arkadaşı. Durumu yadırgıyor olsa da Sigurdur Oli de şantajcı ile görüşmeye, aslında şöyle bir uğrayıp bu yaptığının suç olduğunu söylemeye gidiyor ve... Gittiğinde şantajcının cinayetinin birkaç saniye sonrasına denk geliyor. 

Kız arkadaşı ile ayrılan ve ayrı yaşamaya başlamanın, hayatındaki büyük değişikliğin bunalımı içinde olan Sigurdur Oli bir de nasıl ve neden orada bulunduğunu açıklamakla ilgili zorluk yaşayacağı bir olayın içinde kalıyor. Çünkü kafasına göre bir iş yapmaktaydı. İşte bu kafasına göre daldığı için içinden en az zararla hem kendini çıkarmak, hem de katili bulmak zorunda olan Sigurdur Oli'yle beraber olaya dahil oluyoruz. 

Klasik Erlendur romanlarından Outrage de farklıydı ama bu daha farklı geldi. Konusu ve olay itibariyle ve karakterlerden bir başkasının gerçekten Erlendur olmadığının altını çizmesiyle. Başka biriyle arkadaş oluyoruz ve diğeri ile tanışıklığı dışında aslında gerek yöntemleri gerek kafa yapısıyla tamamen farklı. Eğitim aldığı abd'nin gündelik yaşamındaki bazı seçimlerinde etkisini çok fazla gördüğümüz Sigurdur Oli, muhafazakar İzlandalı Erlendur ile iki ayrı uç. Amerikn kahvaltısı, Amerikan sitcom'ları, amerikanın sporu.. Öte yandan evinde oturup İzlanda'nın halk hikayelerini okuyan Erlendur. Bence yazar hem Outrage ile hem de Black Skies ile bir riske girmiş ve iyi de yapmış. Erlendur serisine dahil olsa da serinin genelinden çok farklı iki kitabı seriye dahil olarak yayınlamış ve bu aslında sırıtmamış.

Dediğim gibi, konusu da Erlendur ve Sigurdur Oli kadar farklı ancak severek okudum.

1 Ocak 2021 Cuma

Arnaldur Indridason "Outrage"

2021'in ilk yazısı. Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turunun azimli ilerleyişini gösteren bir yazı olarak, 2020'de en çok okuduğum yazarlardan biri olan Arnaldur Indridason'dan geldi: Erlendur serisinin dokuzuncu kitabı, Outrage. Yeni yılın ilk kitabı olarak da serinin onuncu kitabını okuyorum, birkaç güne onun yazısını da yazarım. Black Skies. 

Yazar hakkında, seri hakkında blog'da yazarın kitapları hakkındaki yazılarıma kısaca baksanız bir fikir edinirsiniz. Özetle, geçmişin hüznünü ve ağırlığını bir türlü üzerinden atamayan ve hayatı artık bu ağırlık ve hüzün ile geçen, yaptığı işe de bu sinen bir dedektif Erlendur. İzlanda'da, Reykjavik'te geçen serinin dokuzuncu kitabı da aynı yerde geçiyor. Ekip de aynı, Erlendur'un çalışma arkadaşları Sigurdur Oli ve Elinborg.

Bu kitap benim için sürprizler içeren bir kitap oldu. Sürprizi bozmadan anlatmak istiyorum konuyu. Reykjavik'te bir adam evinde boğazı kesilmiş halde bulunur. Buraya kadar üzücü olan tablo, detaylarıyla üzüntünün yerini nefrete bırakan bir biçimde genişler. Ölen kişini boğazına kadar bir ilaca da boğulmuştur. Bu hap, tecav*z hapı olarak da bilinen, aslında uyku bozuklukları için kullanılan ve reçetesiz elde edilmesi mümkün olmayan bir haptır. Ölen kişinin evindeki tablo ve otopsi ise adamın kısa bir süre önce ilişkiye girdiğini göstermektedir. İlaçların varlığı da gözönüne alındığında, ortada hem bir katil, hem de bir mağdur mu vardır?

Hikaye, bu sorunun peşine takılmakla başlıyor. Ölen adamın fazlasıyla kendi halindeki iş ve özel hayatı ortaya ipucu çıkarmak için yeterli imkanı sunmaz. Ancak hapın varlığı, önceden gerçekleşmiş bir tecav*z olayının mağduruna ulaşmak için kanıt da sunar. Ölen adam çok tanınmasa da, bir yerlerde elbette bir geçmişi vardır ve bu geçmiş bir şekilde yolunun Reykjavik'te tecav*z hapına boğulup boğazının kesilmesine dek giden yolu da yaratmıştır. 

Bu romanda diğer romanlardakinin aksine Elinborg'u biraz daha yakından tanıma imkanı veriyor yazar okura, ancak değişmeyen bir yön olarak alıştığım "geçmişin günümüzdeki etkisi, gücü" bu romanda da her romandakiyle aynı. 

Ülkenin kendisinde bir hüzün varmış gibi geliyor bana, İzlanda'dan okuduğum her yazarda bu böyle. Sadece polisiye türü için de söylemiyorum. Outrage'i okurken de romandaki mekanların tamamında, karakterlerin hemen hepsinde aynı hüzün varmış gibi. Bir yolda mı gidiyorlar, o yolda da hüzün var. O yolu gören gözde de hüzün var. O arabaya şöyle uzaktan baktığımız da hüzün var. Hiç de sırıtmıyor bu. Yapmacık değil, üzerinde zaten olan bir şey o coğrafyada, o ülkede, o neredeyse işte. Üzerinde olduğu için, içindekilerin hepsinde de görülüyor. Her hikayeye, her satıra siniyor. Onun olmadığı bir mürekkep, bir dijital iz olmuyor sanki.