Şimdi kitabın yazısını yazacağım için James Thompson hakkında da bir şeyler ekleyeyim diye baktım da, bakmaz olsaydım. Kendisi 2014 yılında vefat etmiş, bilmiyordum. Ben kitabını okurken zaten ölmüş olan bir yazarla tanışmışım ve öldüğünü öğrenmek beni üzdü bunun neden olduğunu da bilmiyorum. 1964-2014 yılları arasında yaşamış, çok da genç ölmüş Amerikalı yazar.
Snow Angels, Dedektif Kari Vaara serisinin ilk kitabı. Seride şu ana kadar beş kitap yayınlanmış ve daha da yayınlanmayacak. Acaba devamı var mıydı, yoksa beşinci kitap serinin de sonu muydu onları bilmiyorum. İlk kitap 2010, yani Snow Angels 2010 tarihli. Finlandiya'da geçiyor eser.
Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turu için merak ettiklerimdendi; ne okusam diye bakarken üç beş soğuk diyar polisiyesine aynı anda başladım ama kendisini okumaya devam ettiren bu oldu.
Kari Vaara bana Ari Thor'u hatırlattı, ama Snowblind'daki Ari Thor'u. O kapalılık hissi, sıkışmışlık hissi Snow Angels'ta da var ve ikisinin de ruhen benzeştiğini düşünüyorum. Yılın en karanlık günlerinin yaşanmakta olduğu Lapland'da bir yandan karanlığın (kaamos) karakterler üzerindeki etkisini, bir yandan da işlenen cinayetin de etrafını sarışını okuyoruz. Snowblind'da da olayların geçtiği mekan bir çığ yüzünden kapanmıştı; benzer şekilde kaamos o çığı rolünde burada. Kari Vaara'nın kendisinin, Amerika'dan göç etmiş eşinin bu döneme karşı verdikleri tepkinin farklılığı, Ari Thor'un ilk görev yerinde karşılaştığı karanlık ile örtüşüyor. Bir yandan yerlilerin uyum sağladığı (bir tür uyum diyelim ya da) öte yandan dışarıdan gelenin, yabancı olanın içine düştüğü çukur. Karanlığın, ışığı görmeden yaşamanın, dışarıda bir aydınlık olduğu için ifade edilmekten, dışavurulmaktan korkulmayan/çekinilmeyen duyguların ülkeleri ile karanlık ve soğuğun duyguları da sakladığı ülkeler arasındaki uçurum Vaara'nın eşi ve kendisi üzerinden okunabiliyor sık sık. Amerikan azmanlığının mikro ve sakin bir görüntüsü aslında.
Snow Angels'ta Somali'den göç etmiş bir ailenin popüler olmayan filmlerde oynayan kızı vahşice öldürülmüş halde bulunuyor. Vücuduna da ırkçı ifadeler kazınmış. Öldürülenin neden öldürüldüğüne dair ilk izlenim göçmen karşıtlığı, Finlandiya'da ırkçılık skandalı gibi görünse de, olayın gittikçe derinleştiğini okuyoruz. Yazar, Finlandiya'da hiç ırkçılık olmaz gibi bir havaya girmemiş, hangi ülkelerden gelenlerin neden ve nasıl bir ayrımcılıkla karşılaşabileceğine yer vermiş.
Snow Angels sadece bir suç romanı, polisiye romanı gibi gelmedi bana. Aslında göç doğrudan işlediği bir süreç. Göçün farklı sonuçları bağlamını görmeden okumak mümkün değil. Bir yanda Somalili bir göçmen (ve ailesi), diğer yandan Amerika'dan iş için göç etmiş Vaara'nın eşi. Finlandiya ve "yabancı" olan kültürün çatışmasının sürekli yer aldığı Snow Angels, öte yandan dünyadaki fırsat eşitsizliğinin göç sürecinde kişilere nasıl yansıyabileceğine değiniyor.
Karikatürize edilmeye yaklaştığı anlar var mı diye düşündüm karakterlerin, hayır yok. Müslüman bir aileye dair radikal tutumları aktarsa da kültürel göreliliği anlamış olduğunu düşünüyorum yazarın, bu yüzden okurun abartı bulabileceği birkaç noktanın aslında bunu anlatmak için hikayeye dahil edildiğini düşünüyorum.
Göç süreci ve polisiye, Snow Angels böyle bir konu, süprizle biten, ama okurun aklına asla gelmeyen bir sonu olmadığı halde kesinlikle polisiyeden beklediğim çoğu şeyi bulduğum bir roman. Özellikle sürece dahil olmak; polis işinin tamamına dahil olabiliyorsunuz ve zaten anlatıcı da Kari Vaara olduğu için kafasında cinayetin çözümü şu an nerede, bir sonraki adım ne olacak, şu şunu yapmıştı acaba bununla ilgisi var mı o zaman bu nedir vb. tüm süreçleri okur da görüyor, beraber ilerliyor karakterle. Bu benim okurken görmek istediğim bir şey, o yüzden diğer romanları da okurum ve James Thompson'ın da bu beğenileri bir şekilde görebildiğini umarım.
Fikir ve sanat eserleri kanunu madde 34, ek fıkra 3 uyarınca eser sahibinin izni olmadan kullanılması yasaktır.
Lütfen yazılarımın tamamını ya da bir bölümünü kullanmayınız;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder