1912'nin
Mart ayında, Dünya üzerindeki herkesi şaşırtacak, dengeleri yerinden oynatacak
bir olay yaşanır. Avrupa Kıtası'nda yeni bir yer, Darwinya ortaya çıkar. Bu
yeni kıtanın ortaya çıkmasının ardından, Almanya ve Fransa'nın lehine olan tüm
siyasi ve askeri güç tersine dönmüştür. Amerika, yeni ve kendilerini bekleyen
bir diyar olarak beliriverdiğini düşündükleri Darwinya'da kendi egemenliğini
kurma amacıyla harekete geçmiştir. Güneşin asla batmadığı krallık olan
İngiltere'nin gözbebeği Londra tanınmayacak hale gelmiş, çamurdan, pislikten
geçilmeyen sokaklarıyla tüm görkemini yitirmiştir.
Darwinya ise
macera arayanlar, bilim insanları, saklanmak ya da kaçmak isteyen insanlar,
kimilerince "mucize" olarak tanımlanan bu olaya şahit olmak
isteyenler tarafından merakla inceleme altına alınmıştır. Ancak Darwinya, tıpkı
ortaya çıkışı gibi tekinsiz ve gizemli bir diyardır; bu yüzden de aslında
tehlike, Darwinya'dır.
Baş
kahramanımız Guilford Law'ın, Amerika'da başlayan hayatı ve Darwinya'nın ortaya
çıktığı günlerdeki yaşamıyla okumaya başladığımız hikaye, ağırlıklı olarak
Law'ın ekseni etrafında dönmekte. Yer yer Law'ın günlüğünden parçaların, kendi
ağzından anlatımı ile (Doğal olarak) yer aldığı bölümlere de sahip.
Bir
fotoğrafçı olarak çalışan 22 yaşındaki Law, aralarında devasa bir uçurumun
olduğu karısı ve dört yaşındaki kızı ile birlikte Amerika'dan, daha iyi bir
hayata sahip olacak parayı kazanıp, geri dönmek üzere İngiltere'ye doğru yola
çıkarlar. Bir araştırma grubuna katılarak Darwinya'nın gizemlerine tanıklık
edecek olan grubun fotoğrafçılığını üstlenen Law, aynı zamanda bu gizemli
coğrafyanın fotoğraflarını satarak elde edeceği gelirle kavuşabileceği daha iyi
bir geleceği ailesine sağlama amacıyla, ailesini Londra'da bir akrabalarının
yanına yerleştirir ve keşif ekibiyle beraber Darwinya'nın derinliklerine doğru
ilerlemeye başlar.
Ancak
tehlike, çok geçmeden onu çepeçevre saracak, aklına getiremeyeceği gerçeklerle
yüzleşmesini ve neredeyse bildiği her şeyin aslında "ne olduğunu"
öğrenmesini sağlayacaktır.
Darwinya, Philp
K. Dick Ödüllü yazar Robert Charles Wilson'ın kaleminden çıkma, kazandığı ve
aday olduğu ödüllerle de göz dolduran bir üne sahip. İthaki Yayınları'nca
Ağustos ayında piyasaya çıkan kitabın kapağında ise Stephen King'in övgü dolu
bir cümlesi yer alıyor.
Ancak...
Kitabı bir
kaç parçaya ayırdım; akış, anlatım, olaylar temelinde.
Öncelikle,
romanın baş karakteri Law'ın da sıkça adını andığı H. G. Wells etkisi, birinci
kısım olarak adlandırdığım kısımda ortaya çıkıyor. Gerek 1900'lerin başında
geçişi, gerek anlatım, gerekse Darwinya'nın ortaya çıkışındaki bilinmezlik,
benim aklıma direkt Wells'i getirdi. Bu kısım boyunca hikaye çok hareketli ya
da merak unsuru barındıran bir yapıya sahip değil bence. Hatta yer yer temposu
düşüyor.
İkinci kısım
ise aklıma Scarlett Thomas'ın The End Of Mr. Why adlı kitabını getirdi; burada
hikaye kesinlikle bir kırılma noktası yaşıyor ve okuru birden kitabın başından
beri var olan, ancak gücü eksik olan o merak duygusu ile tanıştırıyor. İşte bu
kısım da aslında Philp K. Dick tarzında bir bölüm. Kesinlikle PKD'yi anmadan
geçemezsiniz, o kadar iddialı yazıyorum gibi oldu ama gerçekten öyle.
Üçüncü, son
kısım ise tamamen Stephen King-vari. Bence kitap kapağındaki yorumu King'e
yaptıran da bu bölüm. (Hatta Dean Koontz'un ilk zamanları da aklınıza gelebilir
ki Koontz da zaten ilk dönemlerinde üzerindeki Stephen King etkisini yadsımayan
bir yazar.) Birinci ve ikinci kısım diye kendimce ayırdığım o bölümlerden
kesinlikle çok farklı bir tarzı var bu kısmın. Okuyunca fark edersiniz zaten.
Darwinya
içinde hareket, hikayede gizemi yaratan Darwinya - yolculuk üzerine kurulu gibi
görülse de bence bunun destekleyicisi aslında yazarın türler arasındaki geçişi.
Baş karakter Law'ın hikaye içindeki ana görevi haricinde ikili ilişkileri, aile
ilişkisi, hayal kırıklıkları, yalnız bir insan oluşu ve içine sıklıkla düştüğü
melankoli hali hikayeye ayrıca tat katan unsurlardan.
Kimi okur
için güzel, kimileri için ise istenmeyen bir şey olabilir bu, okuyup kararı
verecek olan sizsiniz.
4 yorum:
Kararsız kaldığım bir kitaptı veee kararsızlığım iyice arttı :)) Her ne kadar Wells ile King'e saygı duysam da tarzları bana hitap etmiyor. Sanırım şimdilik pas geçeceğim bunu. Güzel ve detaylı incelemeniz için çok teşekkürler.
@mit: Ben teşekkür ederim.
Yer yer dağılıyor Darwinya okurken, çok farklı tarzları birleştirmiş gibi... Kötü değil fakat sanırım ben tam bütünleşemedim hikayeyle.
Bu kitabı merak ediyordum ama karar da veremiyordum... yorumunuzu okuduktan sonra sanırım okumayacağım... teşekkürler
@Gül Akça:
Ben teşekkür ederim.
İlginç bir hikaye ancak belirttiğim gibi bana sanki üç farklı yazar yazmış gibi geldi.
Yorum Gönder