Dün 1
Mayıs'tı; gün bitmeden ben de Ücretli Emek ve Sermaye'yi okuyayım dedim. Günün kapanışından
önce kitabın son sayfalarını kapatarak, amacıma ulaştım.
Bilim ve
Sosyalizm Yayınları'dan çıkan, Friedrich Engels'in yer yer değişiklikler
yaptığı metin, adı üzerinde, Karl Marx'ın emek kavramını ve emeğin
ücretlendirilmesi - sermaye ilişkisine dair yazılarından oluşan, kısa
diyebileceğim bir metin.
Engels'in
kitabın girişinde de değindiği üzere metin içinde karşımıza çıkan ve işçinin
işverene sattığı "emek" değil, "emek gücü" şeklinde ele
alınıyor. Bu emek gücünün ücretlendirilmesinde etkin olan unsurların, metanın
üretim, satış ve alış kısmında etkilediği her şey de Marx'ın analizinde
açıklanıyor.
İşçinin
ücretinin nasıl belirlendiği konusunu açıklayarak başlayan Marx, emek gücünün
belirlenen süre içinde belirlenen ücret için kullanılmasını, işçinin kendi
metasını yani "emek gücünü" satışı olarak ifade ediyor. Bunun yanında, emek gücünün diğer metalarla
değişme oranını da emek gücünün "değişim değeri" olarak tanımlıyor. Bu
durumda da karşımıza, emek gücünün diğer metalardan tamamen ayrılan yanı,
insanın varlığı temelli bir yanı çıkıyor aslında.
"O halde ücret, işçinin, kendisi tarafından üretilen metadaki
payı değildir. Ücret, kapitalistin onlarla kendisi için üretken emek gücünün
belirli bir miktarını satın aldığı, önceden varolan metaların bir
bölümüdür." (Syf: 26)
Özgür emekçi
ve köle arasında emeği üzerindeki denetimi konusuna da değinen Marx, bu
noktadaki ayrımın özgür emekçinin kendi emeğini sattığı vurgusunu yapıyor.
Geçerli
fiyatının her zaman üretim maliyetinden düşük ya da yüksek olacağını
vurguladığı metanın ücretlendirilmesinde ise arz - talep ilişkisine bağlı
olarak yaşanabilecek değişimlere değiniyor.
Sermayenin
büyümesi ile işçi sınıfının büyümesi arasındaki ilişkiyi doğru orantılı olarak
belirten Marx, bir yandan da büyüyen sermaye ile artan ücretli emek yığının da
bir anlamda sermayenin daha fazla ücretlim işçi üzerinde egemenlik kurmasıyla
ilişkilendiriyor.
Kısa bir
metin, fiyatı da yayınevinin diğer kitapları gibi çok uygun. Okunmalı çünkü.
Çalışma
hayatınız oldu mu, nasıl şartlarda çalıştınız ya da çalışıyorsunuz, nasıl bir
çalışma hayatı umuyorsunuz, beklentileriniz neler bilemiyorum. Üç yıl süren
çalışma hayatımda yaşadığım zorlukları, maruz kaldığım sömürüyü ve hakaretleri düşünüyorum.
Aldığım parayı, yaptığım işi, insanlık dışı çalışma saatlerimi, sürelerimi
düşünüyorum. Benden daha zor işleri,
daha zor şartlarda, daha zor çalışma ve yaşam koşullarında yapanları düşünüyorum.
Söyleyecek çok şey eminim sizlerde de vardır, ama söyleyemiyoruz. Onu da
görüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder