16 Ocak 2019 Çarşamba

Zygmunt Bauman "Küreselleşme ve Toplumsal Sonuçları"

Sürekli polisiye romanlar eklediğim için birkaç tane kurgu dışı kitap hakkında yazı eklemek istedim. Bunlardan ilki Bauman'ın Küreselleşme ve Toplumsal Sonuçları adlı kitabı olsun dedim. Gün içinde sıkılmazsam birkaç kitap hakkında daha yazı eklemeyi düşünüyorum. 

Kitaba geçersek; Bauman Küreselleşme'de (kitabın tam adıyla değil, böyle yazacağım kalan kısımda da) ortaya bir tartışma metni koymak niyetinde. Bu amaç da şuradan kaynaklanıyor; kendisi, küreselleşmenin etrafında bir sis perdesi yarattığını söylüyor. Metindeki tartışmanın amacı, bu sis perdesini tartışarak biraz dağıtmaya sebep olabilecek sorular ortaya koymak. Bauman'a aşinaysanız, Küreselleşme'den beklentiniz aslında belli; ortaya koyacağı tablo karamsar bir tablo olacak.

Örneğin; küreselleşmenin getireceği vaadiyle peşine düşülen bir "birleşme" anlayışının kesinlikle gerçekleşmemiş olduğunu tartışmaya açıyor/söylüyor. Küreselleşmenin eşitleştirme niyetiyle yola çıkan bir tektipleştirme vaadi vardı ya, işte bu işlemez haldedir. Tektipleştirme teşviki görünümdeki küreselleşme bir zaman/mekan sıkışması yaratarak bir yerelleşme süreci başlatmıştır diyor; bu yerelleşme süreci dediği, aslında yerele ait olanın korunması ya da yerelin muhafazası değil. Küreselleşmeyle gelen zaman mekan sıkışması dediğimiz şey; bir kısıtlılık yaratıyor aslında. Böyle olunca da yerelleştirme, küreselleşmeyle beraber bir sabitleştirmeyi getiriyor beraberinde. Hareket özgürlüğünün kısıtlanması, denetlenmesi gibi düşünün. Bunu mikro ya da makro boyutlarda düşünebilirsiniz; mesela kişisel olarak zaman/mekan sıkışmasından etkilenmeniz ya da bir devletin küreselleşmeyle beraber hareket imkanının ekonomi ya da siyaset alanında kısıtlanması gibi. Çünkü artık gündemde şöyle bir şey de var;küresel kapitalizmin gelişen enformasyon teknolojileriyle beraber yayılmasının hareketliliğine karşı bu yerelleştirme, dünya genelinde nüfus dağılımının hareket ve hareketsizlik denetimini de ele geçirmekte. Bu yüzden de, dünyada birileri küreselleşirken birileri yerelleşmektedir; yani birileri hareket özgürlüğüne ulaşırken birileri çakılı kalmakta, yerelleşmektedir.

Böyle olunca da, yani zaman/mekan sıkışması, küresel kapitalizmden kopuk değil dedik ya; mekan da bir savaş alanına dönüşmekte. Mekanın kontrolü diyelim ya da. Sermayenin hareket kabiliyeti mekanın denetimi ve hareket kabiliyetine de yansıyor. Örneğin; küresel bir şirket gelip dünyadaki x ülkede (x ülke yerelleşmiş, çakılı kalmış, kontrol ve hareket kabiliyetini diğerine göre burada yitirmiş, ya da daha az kontrol edebilmekte oluyor bu durumda) bir fabrika açıyor. Doğayı tahrip ediyor, çalıştırdığı yerel işçilerin haklarını ihlal ediyor, gibi. Sonra da çekip diyor. Üretimini yaptı, karını yaptı; çekip gitti. Mekanın denetimi, hareket kabiliyeti onda. Ardında kalan ülkedekiler ise mağdur. İşte küreselleşmeyle ortaya çıkan yeni bir tabakalaşma vardır diyerek Bauman'ın işaret ettiği bir boyut oluyor bu. Yerel ile bağını koparmış, sadece yatırım boyutuna, karına odaklanmış bir "küreselleşme". Eşitlik, eşitlenme gibi bir şey yok; sisi dağıtmak derken bunlardan bahsediyor.

Yine bir hareket kabiliyeti olarak sibermekandaki yersiz yurtsuzlaşmaya değiniyor; sibermekan düzlemi artık özgürlüğün yeni düzlemidi Bauman'a göre. Kişiye ya da bedene atfedilen güç, sibermekana taşınan güce dönüşmüştür. Mekan, beden ve güç arasında bir dönüşüm var yani küreselleşmede. Bu hak, yani sibermekanın yersiz yurtsuz hareket özgürlüğü alanına girme "şansı","imkanı" ise seçkinlerin elindedir. Bunu da başka bir mekan savaşı olarak düşünebilirsiniz.

Ulus devletlerin konumlarının güçsüzleştiğine bağlıyor sonrasında Bauman; bu yersiz yurtsuzlaşma, sermayenin de yersiz yurtsuzlaşması, zaman mekan sıkışmasından muaf olmanın bir grup insana olduğu gibi bir grup küresel güce de ait olması gibi sonuçlar bu güçsüzlüğü yaratmakta ona göre. Buradan emperyalizmin ulus devlete göz dikmesinin kapitalizmin emperyalist aşamasıyla bağını görerek tüm süreci ele alma ihtiyacı ortadan çıkıyor; yani metni de öyle okumanızı tavsiye ederim.

Küreselleşmeye emperyalizm diyerek devam edelim; en çok faturasını ödeyen zayıf konumdaki ulus devletler. Zira bu hareketsizleştirilmiş hallerinden ötürü "seçkin" olan hareketli için bir mekan olmaktan öteye gidemiyor diyor Bauman; o yüzden küreselleşmeye, küresel kapitalizme karşı durmanın asıl mevzisi antiemperyalist mevzi ve ulus devlet savunusudur. Yani vatanınızı savunun diyerek bitireyim. Çok uzadı yazı. 

Hiç yorum yok: