24 Mart 2019 Pazar

Deadwind

Hiç sevmediğim bir şey yapıyor ve dizi tanıtıyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim, dizi izlemeyin. Blog'da tanıttığım ve beğendiğimi belirttiğim Kuzey Avrupa polisiye romanlarını okuyun daha iyi. Ha utanmaz, terbiyesiz, saygısız, tutarsız insan, sen neden izledin derseniz, yemek yerken izlemek için bir şey açıyorum, böylece mola vermiş oluyorum. Daha önce ve genelde bunu saplantılı biçimde sadece en sevdiğim dizileri izleyerek yapıyordum (Bron/Broen oluyor bu; toplam 4 sezon olan dizinin ilk 3 sezonunu 40 kere falan izlemişimdir; herhangi bir bölümü açıp yemek yemek... işte böyle bir hal aldı insanlık yazıklar olsun hepimiz makineye bağlı pil olduk, hemen kendimi saksıya atayım....)... Neyse. 

Dedim ki, madem kimsenin umursamadığı Kareler ve Sayfalar ile Soğuk Diyar Polisiye Turu (özel) devam ediyor ve cidden kimse tanıttığım romanlar ile ilgilenmiyor bu tur kapsamında, ben de araya bir iki dizi de ekleyim.

Dikkatimi toplama ve ekrandan yansıyan herhangi bir şeyi izleme sürem 20 dk olduğu için (bu arada artık film de izlemiyorum, izleyemiyorum... eskiden bu blog'da filmler hakkında da bir şeyler yazardım, çok eskiden, 10 yıl falan önce...).... Kısa diziler, az bölümü olan, az sezonu olan, bir saatten kısa bölümleri olan ve elbette Kuzey Avrupa yapımı olan ve evet polisiye olan dizilere bakıyorum böyle arada. Tanıtayım dedim izlediklerimden bir ikisini. Üçünü. Daha da yok zaten.

Bunlardan biri Deadwind. Karppi de yazıyor. Siz bakın artık adı ne ise dizinin. Karppi başkarakterdeki dedektif bayan kadın hanımefendinin adı zaten.

Bron hakkında hiç yazmadım değil mi? Gelmiş geçmiş en güzel polisiye dizi hakkında yani. Onu da yazaymışım iyiymiş, çünkü onunla ilgili cümlelerle bu diziden bahsedebilirim.

Deadwind, eşinin ölümünden sonra göreve dönen dedektif Karppi'nin görevdeki ilk günü karşılaştığı, dahil olduğu ilk cinayet vakasına odaklanan 6 bölümlük bir mini dizi. 2018 Finlandiya yapımıymış. 2020'de 2. sezonu da gelecekmiş. Gömülmüş halde bulunan bir kadın cesedi ile başlıyor dizi. Törensel bir edayla gömülmüş bir kadın cesedi, biraz ilerisinde de intiharmış gibi görünmesine sebep olacak biçimde çıkartılmış, katlanmış kıyafetleri, denizin kenarında.

Karppi ve beraber çalışmaktan en başta pek memnun olmadığı Nurmi, olayı aydınlatmaya çalışırken, iç içe geçmiş birden fazla sorun ve hikaye karşılarına çıkıyor. Bu kısmı izleyenler ve izlemek isteyenlere kalsın. Polisiye bu. 

Ben diziyi neden beğendiğimi anlatayım.

Bir kere ucuz duygusallıklar yok. Bron'ü neden çok sevdiğimi yazayım bir gün; bu da onun gibi biraz; karakterlerin aşk meşk, sorunlar, hayatı sorgulamaları, geçmişi deşmeleri, birbirlerine yürüşmeleri gibi ucuz Amerikan işi "detaylar" kurguda yok. Soruna odaklamış, cinayete odaklanmış gidiyor dizi. Ha arada küçük bir şeyler var, mesela Karppi'nin hayatından ya da Nurmi'nin hayatından küçük detaylar, ama çok yerinde bırakmışlar.

Uzun uzun hayatı sorgulayan karakterlerden nefret ederim, burada o da yok.

Soğuk diyar kurgusu.

Haricinde, müziğe boğulmamış. Şov yok. İnsanlar normal, düz. Ama Bron'dekiler daha düzdü, o yüzden Bron eşsiz.

Karppi, bu arada Saga Noren'e, yani haliyle Karppi'yi canlandıran Pihla Viitala, Sofia Helin'e çok benziyor; ayrıca mimikleri de dizide çok benziyor. Her şey benziyor. Giyim tarzı bile. Saçı başı bile. Davranışları bile. Bunu da çok çok çok bir benzerlik olarak inatla buraya sokuşturmak istedim. Çok benziyor. Saga Noren ekolü. 

Soğuk diyarlarda bir hayalet dolaşıyor... ve dolaşacak... Saga Noren'in hayaleti....

Hiç yorum yok: