Her zaman
söylüyorum; tipik söylencenin aksine bence insanı hayata aşk ya da sevgi
bağlamıyor. Nefret, kin gibi insanların genelde "olumsuzluk"
yüklediği diğer duygular bağlıyor. Bunların şiddetinin ve insanı güdülemesinin
ise "olumlu"lardan daha yoğun olduğu kanaatindeyim. (Yaklaşık on iki
yıl önce bugünlerde Agatha Christie'nin Noel'de Cinayet adlı efsane kitabını
okuduğum gün kafamda bu kanı netleşti).
Yıllara
meydan okuyan, soğuk yenen bir yemek olduğu söylenen intikam, Jaime
Manrique'nin Cervantes Sokağı adlı sürükleyici romanında da karşımıza çıkıyor.
Adından da anlaşılacağı üzere Miguel de Cervantes Saavedra'nın hayatından
gerçekler etrafında şekillenen bir romanda, karşımıza şiir aşkıyla yanıp
tutuşan, büyük bir şair olma hayaliyle gençliğin coşkusunun bir bedende
buluştuğu, zorluklar içinde büyüyen genç Cervantes çıkıyor.
Eğitimi
sırasında yakınlaştığı Don Luis Lara ile kardeş kadar yakınlaşacakları bir
arkadaşlığı yaşamaya başlayan Cervantes'in hayatı bir kuşkunun Don Luis'in
beynine yerleşmesinin ardından değişmeye başlıyor.
Edebiyat
tutkuları ve aralarındaki dostluğa rağmen iki arkadaşın arasına, evet,
tahminleriniz doğru, bir kadına duyulan ilgi giriyor ve Don Luis böylece
kendisini hayatı boyunca yiyip bitirecek bir gerçeğin, Cervantes'e duyduğu
nefretin kendisini ele geçirmesine izin veriyor.
Anlatıcının
bazı bölümlerde Cervantes, bazı bölümlerde Don Luis olduğu romanda,
kıskançlığın ve nefretin ve sonunda dönüştüğü akıl almaz takıntının etrafında
ördüğü ağın içinde yitip gitmekte olan bir hayatın portresi olarak karşımıza
Don Luis çıkıyor. Umutsuzluğun, kıskançlığın ve kinin içinde yıllarını
geçirmekte olan Don Luis'in aksine (Ki zamanla Don Luis'in Cervantes'e karşı
duyduğu nefrete bir de Cervatnes'in yazarlığına duyduğu alaycı fakat kıskanç
tavır da ekleniyor), Cervantes romanda her daim ayakta kalmayı başarabilen ve
içindeki umudu asla yitirmeyen, bakış açınıza göre hayalperest bir sarhoş ya da
umudunu asla yitirmeyen bir yazar olarak bizleri karşılıyor.
Sebebinde
Don Luis'in parmağı olduğunu öğrendiğimiz bir sorun üzerine yaşadığı yeri terk
etmesinin ardından Cervantes bir savaşı, bir kaybı ve Cezayir'de köleliği
yaşıyor.
Din
unsurunun sıklıkla karşımıza çıktığı romanda, aynı zamanda bir savaş da yaşayan
Cervantes üzerinden Türkler, din, dönemin Cezayir'i ve hatta dönemin tüm
yönetim anlayışına dair okuyucunun dikkatini dağıtmadan ve hikayenin içinde bir
an olsun bile okuyucuyu sıkmayan anlatımlar yer alıyor.
Don
Quijote'nun yazım sürecini de kapsayan Cervantes Sokağı, insanı insan yapan
değerleri irdelerken macerayı, aşkı, umutları, nefretleri ve edebiyatı,
edebiyat aşkını bir solukta okunacak hareketli bir roman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder