Ned
Beauman adıyla ilk kez 2012 yılında
karşılaştım sanırım. O zamanlar, şu ana kadar çalıştığım tüm iş yerleri içinde
tek sevdiğim ajans olan reklam ajansında staj yapıyordum. Bana kitaptan
bahseden, beni işe alan kişiydi. Kitabı okumaya yeni başlamıştı ve bana
anlattıkları da anında ilgimi kitaba yöneltmeme yetmişti: Agartha, Thule,
İkinci Dünya Savaşı... Blog'u takip edenleriniz varsa, daha önce de onlarca kez
belirttiğim gibi İkinci Dünya Savaşı ve Nazizm içerisindeki ezoterik detaylar,
her ne kadar dünya tarihinde kara bir leke olmaktan asla öteye gidemeyecek bir
vahşetin kalıntıları olsa da, bir şekilde ilgimi çekiyor. Tahmin edersiniz ki
Agartha kelimesini duymak bile beni kitaba yöneltmek için yeterliydi. Uzun
lafın kısası, Boksör Böcek ile tanıştığım bu konuşma sonucunda, yazarla da
tanışmış oldum.
Ned
Beauman henüz 29 yaşında bir yazar ve şu an kendisini çok takdir ettiğimi de
her yerde fırsat bulursam övüyorum. 21 yaşında yazdığını öğrendiğim (Kendisi
söyledi, ben 24 yaşında yazdığı için tebrik ediyordum ancak o beni düzeltti ve
21 yaşında yazdığını ifade etti - sevdiğim yazarlarla iletişim kurduğumda mutlu
oluyorum gördüğünüz gibi buraya da yapıştırmak istedim fırsat bu fırsat) Boksör
Böcek, kesinlikle şu an karşınıza çıkacak olan 21 yaşındaki bir çok insanın
bilmediği bir çok detayı ve ilgilenmeyi akıllarına bile getirmeyeceği bir çok
ilginç noktayı barındırıyor.
Dokuz
parmaklı efsaneleşme yolunda ilerleyen bir boksör, bir böcek bilimci, Naziler,
Nazi eşyaları koleksiyonları yapan bir adam ve onun için çalışan, garip bir
hastalıktan muzdarip genç bir adam...
Domingo
Yayınları ilginç kitaplar basıyor, süper kapağı ve çevirisiyle de ayrıca bir
takdiri hak eden Boksör Böcek, kitap kapağında da görebileceğiniz üzere
Literary Review'dan tutun da The Times'a kadar bir çok yerden de övgü kazanmış.
Kitaptaki
her bir karakter birbirinden ilginç ve bir şekilde kesişen olaylarla, geçmişten
günümüze süren bir hikayeyi ağırlıklı olarak geçmişe dönüşlerle okuyoruz.
Gittikçe artan gerilimle beraber, merak uyandıran bir sona hızla yaklaşırken,
olan bitenin cazibesine kapılmamak da mümkün değil. Cazibeden kastım, hareket
ve hikayenin ilginçliği.
Böyle
kitaplar hakkında yazmayı pek tercih etmiyorum. Sebebi ise kitabı çok beğenmiş
olmam, yazarı gerçekten (Evet hala 21 yaşında yazmış olduğu için ayrıca bir
hayranlıkla ilerliyorum satırlarımda) beğenmiş olmam ve kitabın konusunun
anlatılarak ziyan edilmemesi gerektiğine inanmam... ve şu an havanın çok sıcak
oluşu.
"Anophthalmus
Hitleri" ile tanışmaya hazırsanız, yerinde duramayan bir romanı (Nasıl da
tabir buldum!) okumaya enerjiniz varsa ve - elbette - Ned Beauman ile tanışmak
istiyorsanız, sizi en yakın kitapçıya, Boksör Böcek ile tanışmaya yönlendirmek
istiyorum.
Yönlenin.
Pişman olmayacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder