Dark Iceland etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dark Iceland etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Şubat 2020 Pazartesi

Ragnar Jonasson "Whiteout"

Bundan bir yıl önce tanıştığım, okuduğum için mutlu olduğum, çok sevdiğim ve bir yıl boyunca mümkün olan her yerde kendisini övdüğüm yazar Ragnar Jonasson'un Dark Iceland serisinden bir kitapla kendi başına ilerleyen Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turu devam etsin. 

Serinin İngilizce'ye çevrilme sıralaması ve İzlanda dilinde akışa uygun biçimde yayınlanması sırası arasındaki fark yüzünden kafam fazla karışmıştı bir ara, hatta özellikle sıraya uygun gideyim derken elimdeki iki kitabın sırasını da karıştırıp iyice gıcık olmuştum. Bu sefer Whiteout'ta bu olmadı; zaten sıraya yanlış devam ediyordum; okuduğum son kitabın bir kitap öncesi bu... Gerçekten yazarken yoruldum şu an.

Whiteout'ta serinin başkarakteri Ari Thor Arason, Noel öncesi coşkusunda. Kendisine hayatında eşlik eden başka heyecanlar da var ama belki sırasıyla okuyacak biri çıkar (ben çok övdüğüm için), bozmak istemem. Romanın tamamına sinen bi Noel vurgusu var, Ragnar Jonasson'u da takip ettiğimden gördüğüm kadarıyla İzlanda gelenekleri, Noel adetleri kendisi için önemli. Tam da bu yüzden yine Ari Thor'u da diğer karakterleri de Jonasson'un yarattığı karakterler olduğu için aslında olağan, normal, kendime yakın bulabildim. Aşırı uç ya da çok yakın karakterler zaten hiç olmuyor, sadece şu an orada yaşamakta olan böyle insanların varlığından ve bağlı oldukları ritüellerin normalliğinden emin oluyorum okurken. Bu da hem sürükleyici, hem merak uyandıran hem de gerçek olmayan bir şeyi okurken neden her şeyin böylesine sıradan ama böylesine ilgili çekici olmayı aynı anda başardığıyla ilgili sanırım. 

Yıllar önce annesini ve kız kardeşini kaybettiği yere dönen bir karakter ve geçmişteki iki ölümün üzerindeki örtünün açılmaya çalışılması Whiteout'ta karşımıza çıkıyor. Yine kapalılık hissi, Snowblind'daki gibi olmasa da sıkışmışlık ve aslında olduğu yere yapışmışlık, tutunmuşluk hissi Whiteout'ta da çok belirgin. Coğrafyanın etkisi.

Gördüğümüz, daha çok geçmişi ve geçmişten başka hiçbir şeyin çok da etkileyemediği şu anı anlatan bir hikaye. 

Jonasson'da bu geçmişin etkisi çok fazla, diğer serinin ilk kitabında da böyleydi. İkinci kitap da zaten bir geriye dönüşmüş; onu henüz okumadım. Dimma'nın devam kitabı yani. Neyse, yazı bu kadar. 

Fikir ve sanat eserleri kanunu madde 34, ek fıkra 3 uyarınca eser sahibinin izni olmadan kullanılması yasaktır. 
Lütfen yazılarımın tamamını ya da bir bölümünü kullanmayınız.

25 Temmuz 2019 Perşembe

Ragnar Jonasson "Rupture"

Ragnar Jonasson'un kitaplarının İzlanda dışına yapılan çevirilerinin sıralaması beni kahrediyor. Tamam, Dark Iceland'daki dördüncü kitap bu, benim bir önce yazdığım yanlış. Cidden dördüncü kitapmış. Night Blind'dan önce, Snowblind'dan sonra geliyor akışa göre. Bezdim gerçekten bezdim. Ama okuyacak olan varsa da, kendimi kurban ettim. Neyse.

Rupture, Ari Thor'un bu sefer geçmişteki bir olayı aydınlatma çalışması ve serideki diğer kitaplardan birinden aşina olduğumuz bir ismin peşinde olduğu güncel bir olayın aydınlatılması çalışmasının parelel yürüdüğü bir roman. 1955'te ıssız, tenha bir çiftliğe yerleşen bir ailede bir intiharın, günümüzde ailenin yaşayan bir üyesi tarafından araştırılması talep edildiğinde Ari Thor olaya dahil oluyor. İki kız kardeş, eşleriyle beraber İzlanda'da kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yaşamaya başlıyorlar birden. Kardeşlerden birinin intiharı, bunun öncesinde sonrasında olayın araştırılması isteyecek olan çocuğun doğumu yaşanıyor. Ancak yıllar sonra olayı merak ettiren, intiharı tekrar sorgulatan olay, eski bir fotoğrafın gün ışına çıkması oluyor. Bu dağın başında, inin cinin trollün top oynadığı yerde çekilen bir fotoğrafta yer alan, aileden olmayan birisi bu küçük bebeği kucağında tutmaktadır. İşte bu genç adam da kimdir böyle, derken derken cevaplar aranırken ortaya daha da sorular çıkıyor.

Serideki en durgun kurguydu bana göre. Durgun dediğim, çok çabuk okutuyor kendisini. Sadece kıyaslama yaptığımda bu en durgun olandı. Bir de sağdan soldan bence Ari Thor hariç birileri başka olayları aydınlatmaya girdiğinde bu seride bir sıkıntı oluyor bence, ikinci kitap için de aynı yorumu yapmıştım. Demek ki yobazım. 

Serinin beşinci kitabı The Island'ı da okuyacağım artık onun sırası ne düşünmüyorum çünkü pes ettim, soğuk diyar polisiyesi özel turu için I diead for your sins çeviri dünyası.

Bu arada ondan önce Ragnar Jonasson'dan Hidden Iceland serisine başlayacağım onun sırası bakalım bana nasıl azaplar çektirecek, yine nasıl bir yanlışlığın içinde yok olacak bu soğuk diyar polisiyesine gönül vermiş insan....

10 Ocak 2019 Perşembe

Ragnar Jónasson "Snowblind"

Kareler ve Sayfalar ile soğuk diyar polisiyesi (özel) turu kapsamında bu sefer İzlanda'dayız. Böyle yazınca ciddi oldu. Ragnar Jónasson'un Dark Iceland serisinin ilk kitabı Snowblind. Snowblind'da da, seri boyunca sanıyorum romanlarda yer alan başkarakter Ari Thor Arason adlı akademiyi henüz bitirmiş polis var. Dark Iceland serisinde şu ana kadar yazar beş kitap yayınlamış, dördü İngilizce'ye çevrilmiş anladığım kadarıyla. Bende üçü var, hatta ikinci kitap Nightblind'a başladım dün. Jonasson'un bir serisi daha varmış, o da Hidden Iceland, o seride de henüz iki kitap var. Onlardan hiçbirini okumadım. 

Tamam yeteri kadar bilgi verdiğimi düşünüyorum. Snowblind'a geçebilirim. 

Ari Thor'dan kısaca bahsetmek istiyorum öncelikle, kendisini Snowblind'daki olayların geçtiği, aynı zamanda ilk görev yeri olacak olan Siglufjördur'a taşınmadan önce Reykjavik'de yaşayan, polis akademisine ani bir kararla giren ve bunun için teoloji eğitimini yarıda bırakan daha doğrusu askıya alan 24 yaşında bir kişi. Teoloji eğitimini yazarın dahil etmesi Snowblind'da karşıma ne kadar çıkacak diye bekliyordum, ancak kendi adıma beklediğim gibi bir şey çıkmadı. Karakterin geçmişi ile beraber bu detayın hikaye içinde ayrıca işlendiği ufak tefek durumlar/anlar dışında neredeyse hiçbir şey yoktu. 

Snowblind, Siglufjördur adlı "hiçbir şey olmayan" bir yerde, bir kaza ve peşinden gelen bir cinayetle birlikte birden hareketli bir dönemin yaşanmaya başlandığı, ancak zaman dilimi olarak da kısa bir döneme odaklanıyor. Gün gün bölümlere ayrılmış halde zaten kitap. Onun haricinde, tam olarak ne ile bağlantısı olduğunu ancak sonlarda fark ettiğiniz, çünkü açık açık yazılıyor artık bir olay da geçmişten paylaşılıyor. Hikayenin içindeki yerinin ne olduğunu ben çok sonraları ancak yazar açıkladığında anladım... Özür dilerim....

Bu "hiçbir şey olmayan" yer halini yazar çok güzel anlatmış. Kitabın yarısına yaklaşana kadar olaylar "hiçbir şey olmayan" hale çok uyuyor, çok durağan bir akış varmış gibi ancak bir şeylerin aslında olageldiği hissi de var. Zira hızlanan ikinci yarının sebebi bu durağan bölüm içinde aslında olup bitenlerle de bağlantılı. Yazar, İzlanda'nın doğasıyla, olayların geçtiği mekanın yarattığı hisle olaylar arasında, yazdığı metin arasında bir uyum yakalamış bence. Mesela şu bahsettiğim "hiçbir şey olmuyor", sayfalar boyunca "eee cinayet falan ne zaman olacak artık" diye beklerken aslında bunu sıkılmadan beklediğinizi hissettiğinizde kafanıza dank eden bir şey. Evet bir şey kitapta da olmuyor gibi, polisiye kurgu için çok uzun süre bir şey olmuyor ama sıkılmadan okuyorsunuz. Çünkü olayların geçtiği ülkede, köyde, kasabada, ilçede her neyse, o coğrafyanın yarattığı koşullar bu metne yansıyor. Genelde cinayet olur hemen, sorun hemen ortaya konur. Jonasson onu çok güzel yansıtmış. Olaylar olana kadar, Ari Thor için bir şeyler olana kadar, Siglufjördur mekansal olarak da sıkışana kadar bir şey yapılamayacağını aktarmak için okuru da hemen olaylara sokmamış. Biraz beklemeyi ve orayı yaşıyor gibi olmayı öğretmiş gibi geldi bana. Kurguda her şeyin sıkıştığı durumlarda, Siglufjördur'a giriş ve çıkış imkansız, bir çığ düşüyor mesela. Ardından olaylar açıklığa kavuştuğunda yeniden yollar açık. 

Bir de çok akıcı, en azından kurgu diyeyim. Çeviri nihayetinde. Ancak dediğim gibi, ilk kitap bittikten sonra ikincisine de başladım. İzlanda polisiyesinden iki ya da üç kitap tanıtmıştım, bu yıl daha farklı yazarlar ve serilere yer vermek için beğendiğim bu roman bir başlangıç olsun. Olmalı.