“Dinle
Şeftali, kandırmaca insanların yaptığı bir şeydir,” dedi Maurice’in sesi.
“Onlar birbirlerini kandırmayı o kadar sever ki, bunu yapsın diye hükümetler
seçerler.”
Bugün
bu yazıyı hazırlayacağımdan olsa gerek, gece rüyamda farelerle uğraştım. Hatta
şu an yazarken fark ediyorum ki aslında uğraştıklarım baya baya Maurice’in
değişmiş fareleriydi.
Terry
Pratchett’ın Neil Gaiman ile beraber yazdığı Kıyamet Gösterisi’ni saymazsak,
Muhteşem Maurice Ve Değişmiş Fareler’i yazarın okuduğum ilk kitabı. Ne kadar
eğlenceli bir yazar olduğunu daha önceden duymuş ve Gaiman’la ortak yazdıkları
kitapta görmüştüm; beklentilerim ve umutlarım boşa çıkmadı. Sürükleyici bir
masalın içinde kendimi farelerin ve bir kedinin dünyasında buldum.
Bir
üniversitenin, büyülü ve kimyasal atıklarını tırtıklayan fareler ve kedi
Maurice bir değişime uğrar ve düşünebilme özellikleri ortaya çıkar. Artık onlar
faredir, ancak düşünebilen farelerdir. Bu yeni özelliğe kimi alışamamış, kimi
ise alışmakla kalmamış sevmiştir de. Kedi Maurice de bu değişime uğramış, artık
konuşabilen, yani düşünebilen hayvanları – fareleri yememektedir. Örnek olarak
yakaladığı her fareye tek bir kelime etmesi için bir şans vermesini
gösterebiliriz!
Fareli
Köyün Kavalcısı’nın bir başka açıdan ele alındığı bir öykü var elmizde.
Maurice’in önderliğinde adeta bir çete olan fareler ve kavalcı Keith, köyleri
önce fare istilasına maruz bırakır, sonra “ortaya çıkan”(!) kavalcı ile köyü
farelerden temizleyerek ücretlerini alır ve başka bir köye doğru yola çıkar.
Hikayenin
tamamını oluşturan ise son olarak ziyaret ettikleri köy ve burada başlarına
gelen sıra dışı olaylar. Bürokrasi ya da yönetim üzerine ince ince dokunan
espirilerle eleştirilerin dozu mükemmel, komik olduğu kadar ciddi bir izlenim
bile yaratıyor yazarın dili yer yer.
Muhteşem
Maurice Ve Değişmiş Fareleri kesinlikle büyümeyen insanlar için bir masal. Her
ne kadar çocuk ya da gençlik kitabı adı altında kategorilendiğine denk gelsem
de, aslında 25 yaşında bir çocuğun da, 25 yaşında bir kediseverin ve
fareseverin de hayranlıkla okuyabildiği bir kitap olduğuna şüphe yok. Denendi,
onaylandı. Bu tanımlarımı genelde Neil Gaiman için de kullanırım, büyümeyen
çocuklar için yazan adam, derim. Aynısını Pratchett için de söylüyorum, her ne
kadar bir kitaba bakarak bunu söylüyor olmam tepki çekebilecek olsa bile. Ancak
eminim ki diğer kitaplarında da aynı hisler beni yakalayacak.
Böyle
yazarları seviyorum. Büyümeyen insanları seviyorum. 25 yaşında suratsız bir
insanı eğlendirebilen yazarları seviyorum.
Teryy
Pratchett’ın diğer kitaplarını bir an önce okumak ve kendisine has espirilerine
gülmek istiyorum satır aralarında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder