Sırça Fanus’u
okumamın arasından bir kaç hafta geçtikten sonra okudum bu kitabı. Aslında
hemen diğerinin peşi sıra okumak istiyordum ama araya giren başka kitaplar ve
benim aynı anda beş kitap okumak gibi alışkanlıklarımın sonucunda sıra ancak
gelebildi Nilgün Marmara’nın bu kitabına, aslında tezine.
1985 yılında
yazılan(İngilizce olarak) ve 2005 yılında Dost Körpe tarafından Türkçe’ye
çevrilip, Everest Yayınları’ndan çıkan bu kitap, ne yalan söyleyim bazı konularda bana oldukça yüzeysel geçilmiş
bir tez gibi geldi.
İntihar hakkında
farklı yazar ve düşünürlerin konuya bakışlarının yer aldığı bölümlerden aslında
daha kapsamlı ve daha uzun olması gerektiğini düşündüğüm, şiirleride saklı
intihar işlemelerinin (ki bu zaten tezin de ana konusu olduğu için, haklı
olarak daha detaycı bir beklentimin olmasını da normal karşılamak gerekir diye
düşünüyorum) neredeyse birer cümle ile geçilen
yorumlardan ibaret oluşu kafamı kurcaladı. Bir çok dizesinde saklı anlamlar
üzerine, bence ilginç ve yetenekli oluşu su götürmez bir gerçek olan Plath
yorumlanırken, gerçekten bir kaç cümle yeterli olabilir mi? Böylesine karmaşık,
yoğun ve özellikle intihar olgusu incelenirken içinden çıkartılabilecek
anlamlar böylesine önemliyken, gerçekten bu kadar mı kısa geçilebilecek bir
yoğunluğa sahip Plath’ın dizeleri?
Öte yandan, belki
sığ bir anlatım olacak ama, hayatı tıpkı Plath gibi kendi ellerinde son bulan
bir şair olan Nilgün Marmara’nın gerçekten Plath, sevdiği ve benzer noktaları
bulunan kendisi gibi bir şair olan Plath için söyleyebilecekleri gerçekten bu
kadar mıydı? Aslında onu daha iyi anlamış ve bu yüzden daha detaylı analiz
edebilmiş olması gerekmez miydi?
Farkındayım, bir
kitap üzerine yazmaktan daha çok sorgular bir havada gidiyor bu yazı ama
düşüncelerim gerçekten bunlar.
Benim bile gerek
Plath’ın şiirlerinde gerekse Sırça Fanus’da intihar üzerine gördüklerim
hakkında söyleyebilecek daha uzun cümlelerim, daha derin cümlelerim varsa nasıl
olur da ona ruhen daha yakın olduğunu düşündüğüm, satıları bile birbirlerine
benzeyebilen iki şairden biri olan Marmara’nın tezi içinde bu kadar yüzeysel
ele alınmış bu konu?
Her neyse, çok
suçlayıcı gibi oldu. Ama niyetim bu değil. Nihayetinde Nilgün Marmara dizeleri
de beni Plath kadar etkilemiştir, eklemek istedim.
Kitaba dönersek;
içerikte gizdökümcü türe dair okuyucu bilgilendirerek başlayan tez, intihar ve
sanatsal yaratım, kadın şaairlerin ortak yönleri ve tüm bu üç konunun da Sylvia
Plath’la bağlantısını ele alarak, devamında Plath’ın düz yazıları ve şiirleri
arasındaki farkları ele alarak, en sonunda da Plath şiirlerinin yazarın ilk
şiirlerinden başlayarak sona doğru, kronolojik bir sıralama ile ele alıyor.
Benim baştan beri
yakındığım kısım da aslında bu kronolojik sıra ile ele alma ve yorumlama;
yetersiz bulduğum yorumlar işte buradaki yorumlar. Özellikle Sylvia Plath’ın
intiharını neredeyse bağıra çağıra yansıttığı bu son dönem şiirlerindeki
dizeler için yapılan yorumların yetersizliği.
Ancak siz benim bu
yakınmalarıma bakmayın, es geçmeyin. Bir yazarın bir başka yazar hakkında
yazdığı bu kaynağa, en azından benim neden eleştirdiğimi sorgulamak için bile
bakabilirsiniz. Ki aslında yazan ve yazılan sebebiule zaten atlanmamayı hak
ediyor, tüm eleştirilerimi bir yana bırakırsak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder