Filmini
de kitabını da merak etmekteydim Koralin’in. Bu süreç içinde sıkça, baş karakte
Koralin’in adını ben de kitaptaki çoğu karakter gibi yanlış anlayarak Karolin
şeklinde kullandım. Hemen bir itirafla yazıya giriş yapmış oldum nedense.
Ailesiyle
beraber yeni bir eve taşınan Koralin, çevresini merak etmekte olan ve canı
fazlasıyla sıkılan bir kız çocuğudur. Anne ve babası evde çalışıyor olmalarına
rağmen, her biri kendi çalışma odasında, bilgisayarlarının başındadır ve tek
başına canı sıkılan Koralin ile oynamaya zamanları pek olmamaktadır.
Bulundukları
eve alt katlarında köpekleriyle (bir çok köpek ile) eski tiyatro oyuncusu iki
arkadaş, en üst katta ise fare orkestrasını çalıştırdığını iddia eden yaşlı bir
adam oturmaktadır.
Yani
etrafta Koralin için oynayacak arkadaş yoktur.
Meraklı
ve kaşif ruhlu Koralin, bir gün evdeki bir kapıyı keşfeder. Kapı tuğla ile
örülüdür, hiçbir yere açılmamaktadır ancak elbette bir gün Koralin o kapıyı
açacaktır ve kendisini bulduğu dünya, kendi evlerinin aynısının olduğu bir
dünya olacaktır. Bu dünyada evlerinin aynısının olması gibi, anne ve babasının
da aynısı vardır. “Diğer anne” ve “diğer babasının”, kendi evindekinin aksine
süper yemek yapabiliyor, her an onunla oyun oynamaya hazır olmaları, sürekli
güler yüzlü ve ilgili olmaları haricinde farklı olan hafif ürkütücü bir
noktaları vardır ki o da gözleridir! Gözlerinin olması gereken yerde düğmeler
dikilidir.
Diğer
dünyanın kapıları en başta cezp edici bir ortama açılıyor gibi görünse de
saplantılı sevgisinin ardında resmen bir manyaklık yatan “diğer anne”,
Koralin’e macera ve bela dolu saatlerden hatta günlerden başka bir şey
getirmeyecektir.
Tek
çocuk olmanın yeri geldiğinde Koralin’e bağlamak olduğunu farz edersek
özellikle tek çocuk olarak yetişmiş, hatta biraz da köyde, kasabada fakat
genellikle yalnız başına çayırda çimende (anne – babanın binlerce yasak ve
uyarısı arasında, sınırlı bir alan içinde ve gözetim altında) gezerek
çocukluğunu yaşamış kimseleri daha derinden etkileyeceğini sanıyorum. Artık
yapacak hiçbir şey kalmadığında kafadan element uydurmak gibi kafadan gerçeklik
uyduran tüm çocukların uydurmaya hafif çekinecekleri bir “diğer taraf”
Koralin’in içine düştüğü dünya.
Kitap
ve film hakkında daha önce rahatsız edici, ürkütücü yorumlarını duymuştum ama
kendi hayatım ve beynimin bana yaptıkları daha anormal olduğundan olsa gerek
ben ürkütücü ya da korkutucu hiçbir şey göremedim. Hatta tam bir çocuk masalı.
Bana çocukken bunu okumadıklarına memnunum fakat. Hehe.
Ayrıca,
Neil Gaiman’ın kedileri ne kadar iyi tanıdığını da satır aralarında, Koralin’in
hikaye boyunca destekçisi olan kediyle ilişkisinden görmek mümkün.
Güzel kitap, sevdim.
(Neil Gaiman da zaten
benim sevmemi çok umursuyordu!)
(Parantezler içinde
kendimle diyaloğa mı girsem?)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder