H. G. Wells
benim en sevdiğim yazarlardan biri. 1886 İngiltere doğumlu yazarın edebiyat
tarihinin ilk distopyası olarak adlandırılan eseri "Efendi Uyanıyor",
siyaset, sosyoloji gibi konularla ilgilenen herkesin (aslında örnek olarak
saydığım bu iki dalla ilgilenmeyen insanların olmasını da anlamıyorum - illa
akademik olarak ilgilenmekten de bahsetmediğimi özellikle belirteyim)
okumasında fayda olan bir kitap.
1899 yılında
kitaplaştırılan Efendi Uyanıyor, uykusuzluk sorunu çeken, üniversitede
sosyalist gruplara yakın olduğu yalnızca bir satırda belirtilen Graham'ın, altı
günlük uykusuzluk ardından daldığı derdin uykudan, 203 yıl sonra uyanışını
anlatıyor. Değişen toplumsal, siyasi, ekonomik yapı, gelişmiş teknoloji
Graham'ın şaşkına çeviriyor ve her şeyin nasıl, neden bu hale geldiği merakı
içinde bırakıyor. Ancak şaşkınlığını katlayacak olan bir başka şey daha vardır;
Graham, yıllardır hesabında biriken para sayesinde artık dünyanın sahibidir.
Dünya üzerindeki her şeye sahip olan Efendi, Uykucu Efendi, Graham'dır. Hiç
beklenmeyen uyanışın gerçekleşmesinin şoku Graham'ın kişisel şokuna sebep
olduğu kadar, toplum içinde de beklenmedik büyük bir hareketliliği neden
olacaktır. Zira; aslında Efendi'ye neredeyse tapanlar, ona büyük umutlar
bağlayanların bile aslında Efendi'lerinin uyanmasına inancı sandıklarından da
zayıftır.
Toplumsal
değişmenin fitilini ateşleyen bu uyanış ile Efendi uyuduğu müddetçe yönetimi
idare eden Konsey ve düşmanları Ostrog'un iktidar savaşı başlayacaktır. Sözde
Efendi'nin pasifleştirilerek geri plana itildiği bu dönemde Efendi'nin mecazi
anlamda uyanışı da geciktirilecektir.
Kapitalizm
eleştirisi olarak ele alınabilecek, bir yandan da "sosyalizm bir ütopya
mıdır?" diye okuru düşündürtecek bir eser. Seçkinler Teorisi'ni (Vifredo
Pareto ve Gaetano Mosca) akıllara getireceğinden şüphem yok eserin; zira daha
iyi bir toplum hayaliyle yaşayan kitlelerin umut bağladıkları -yine- başka bir
yönetici sınıfın iktidarının da yine halka uzak, yine "başka bir yönetici
sınıftan ibaret" olacağı gerçeğinin eleştirisi Efendi Uyanıyor'da
yapılıyor. Sol kanadı temsilen kitapta yer alan karakterin (Ostrog) işçi
sınıfını ve halkı görmezden gelerek, Efendi'nin iktidarının temelsizliği
üzerine kendi koltuğunu garantileme çabası okura sunuluyor.
Kadın ve
aile kavramının değişimini karakter Graham üzerinden yadırgadığını düşündüğüm
yazar, yuvanın kadını kamusal alandan dışlayıp eve hapsetmesi üzerine kurulu
kandırmacanın savunusunu yapıyor gibi görünüyor.
Graham'ın
uykuya daldığı dönemi tanımlayan, hayallerindeki ve zamanındaki saflığı, o
dönemin gelecek tasvirini yaptığı ve uyandığı dönemde karşılaştığı dünya
arasındaki farklar, distopyaların beni çeken yönünü özetler nitelikte: Her
şeyin güzel olacağını size kim söz verdi?
Efendi
Uyanıyor. Ancak Efendi'nin gerçekten uyanması lazım.
Dönemin çok
çok ilerisinde teknolojik gelişmelerin günümüz dünyasına oldukça benzer şekilde
tasvir edilmeleri de dikkat çekiyor. Bir de, yazarın teknolojik gücü elinde
bulunduranın güçlü olacağı çıkarımını burada çok önemli bence.
Kitabın
içinde kesinlikle beğenmediğim, yazarın fikrini baş karakter Graham üzerinden
ifade eder gibi göründüğü, özellikle bir konuda sergilenen sert bir tutum var.
Graham'ın ırkçı tutumu, bir yandan da
Wells'in (bu kitabın dışında yer alan) ırkçılık karşıtı ifadeleri ile de
çelişiyor. Kafa karıştıran ve okuru illa
ki rahatsız edecek olan Graham'ın tavrını bu derece okurun gözüne sokmasının
dönemin Avrupa'sına yapılan bir eleştiri mi yoksa Wells'in o dönemki
düşünceleri mi olduğu sorgulanabilir.
Okuyun,
okuyun derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder