Aborijinler'i
bir dönem popüler bir konu haline getiren "Bir Çift Yürek" adlı,
Marlo Morgan'ın Aborijinler arasında yaşadığı dönemdeki gözlemlerini konu alan
bir kitap vardı; hatırlayan vardır. Uzun zaman oldu, baya bir küçüktüm.
Onun
haricinde Aborijinler hakkında internette bazen denk geldiğim bilgiler
haricinde pek bir şey bilmiyordum. Genel kanıyı bende, girişte bahsettiğim
kitap oluşturmuştu. Bir de elbette yayılmacı politikaları ile gittikleri her
yerde, yerin asıl sahiplerine ve coğrafyaya her yönüyle zarar veren zihniyetin,
Aborijiniler'in hayatını nasıl etkilediğini biliyordum diyebilirim.
Avustralya'ya
göçen Taşdan Yılmaz'ın kaleminden çıkan "Aborijinler - Düş Zamanı
İnsanları", Avustralya hakkında genel bilgilerin bir özetiyle başlıyor ve
Aborijin halkı hakkında bir çok konuda bilgi içeriyor.
Avustralya'nın yerli halkının "beyaz
adamın" işgali ardından yaşadığı kültürel değişimin ya da şokun, uzun
vadede bu halk üzerinde yarattığı yıkım gözler önüne seriliyor. Kitabın başında
da belirtildiği üzere Aborijinler, çoğu Avustralyalı da başta olmak üzere
insanlar tarafından büyük bir önyargı ile yaklaşılan bir halk olarak
görülüyormuş. Özellikle ülkedeki işsiz nüfus içinde, işsizliğin getirdiği
sorunlarla beraber daha da kötü koşullarda yaşayan, şehre göç etmiş olan
Aborijinler'in toplum içinde maruz kaldıkları duruma kitapta değiniyor yazar.
Avcı
toplayıcı bir toplum olan, hükümetleri olmayan ancak kabile içinde yaşlı olan
bilgelere sahi olan bu halkın kültürüne dahil olan her konu, bir başlık altında
kitapta yer alıyor. Toprağa olan bağlılıkları, doğaya olan şükran duyguları ile
birleşen Aborijinler için doğanın "ata" anlamı taşıdığını belirtiyor
yazar. Doğanın her zaman "yeteri kadar yiyecek ve su" verdiğine
inandıklarını da ekliyor; bu yüzden yemek ya da su bulunmayan bir günde doğaya
küsmek, kin tutmak gibi alışkanlıklarının olmadığını da özellikle vurguluyor.
Toplumsal
hayattaki iş bölümüne, dini inançlarına, sanatlarına, ailelerine, totemlerine,
kadın erkek ilişkilerine, yeme içme kültürlerine, hediye alıp vermenin
kabilelerdeki önemine değinen yazar ayrıca Aborijinler'de evliliğin sevgi ile
alakası olmadığı gibi ilginç bir bilgi de veriyor. Çünkü onlara göre
"sevmek" suç. Bu yüzden bazen kabilelerde birbirini seven iki insanın
kaçtığı olurmuş ancak bunun sonu tahmin edebileceğiniz gibi "ceza"
olarak karışımıza çıkıyor.
Kadının yine
ataerkilliğin kurbanı olduğunu da görmemek mümkün değil. Daha fazla meyve
toplasın diye kuma olarak alınan dul kadınların kabile içindeki rolü "iş
bölümü" gibi görünse de...
Aborijiniler
hakkında derli toplu bir bilgi elimin altında dursun diyorsanız, Taşdan
Yılmaz'ın "Aborijinler - Düş Zamanı İnsanları" adlı kitabını
edinmenizi tavsiye edebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder