Uzun
zamandır sırf okumaya kıyamadığım için okumadığım bir kitaptı "Kızıl
Dünyalar". Kitaptan, China Mieville sayesinde haberdar oldum. Böyle
yazınca da sanki China (artık ona China Mieville dememe gerek olmayan bir
arkadaşlık seviyesindeymişiz gibi) tarafından bana önerilmiş ya da "China
ne yazsa bana okutur önce" gibi oldu. Ama öyle değil. Zaten öyle de
olmadı. Keşke olsa. Ama blog'u takipte kalın, önümüzdeki aylarda China Mieville
sevenler için küçük de olsa bir sürpriz haberi paylaşabilirim sizinle.
Elbette
"Kızıl Dünyalar" sadece China Mieville'dan ibaret değil; kendisi
kitaptaki makalelerden birinin yazarı. En son makalenin yazanı; kitabın
kapanışını yapıyor. Kitapta, farklı akademik eğitimlere, hatta açık söylemek
gerekirse benim çoğunlukla hayran kaldığım akademik kariyerlere sahip on üç
farklı ismin makaleleri mevcut.
"Marksizm
ve Bilimkurgu" alt başlığına sahip olan Kızıl Dünyalar'da yer alan
makaleler, bilimkurgu ve doğal olarak bu türün yazın ya da sinemaya yansıyan
eserlerde Marksizm ile olan ilişkisini irdeliyor.
İlk
makalelerde ağırlıklı olarak karşımıza ütopyalar çıkıyor. Ütopyanın ortaya
çıkmasını sağlayan koşullar sorgulanıyor. Burada ilginç bir nokta var;
ütopyanın kapitalist sistem oluştuğunda var olabileceğine dair bir alıntı da
paylaşılıyor. Bazen bir cümle aklınızda sürekli yatan, uykuda olan bir gerçeği
yüzünüze çarpar ya, bu da bende aynı etkiyi yaptı. Gerçi şöyle de bir şey var;
zaten Marksizm'in varlığı, kapitalizmin varlığına dayanıyor; ikisinin sonu da
aynı zamana denk gelecek. Kapitalizm yıkıldığında artık Marksizmin yapabileceği
bir şey kalmayacak. Bu yüzdendir ki, mesela Le Guin'in ütopyalarını kaleme
aldıran, aslında kapitalizmdir. Çok uzattım, neyse.
Bilimkurgu
sinemasının aslında bilimkurgunun temelini oluşturan edebiyata dayandığı
vurgusuyla, Marx'ın üretim ilişkilerinin birey hayatına olan etkisi diyerek
genelleyebileceğimiz bir çerçevede Blade Runner ve Dark City'nin de aralarında
olduğu filmler ele alınıyor.
Kapitalizmin
insanı kendisine ve nihayetinde topluma, doğaya yabancılaştırması üzerinden
distopik ve/veya post apokaliptik kurguların oluşmasına değiniliyor. İnsan
emeğinin, hayvan emeğinin yegane düzen kapitalizm adına sonsuz bir sömürü
batağına saplanmış olmasının yansıdığı bilimkurgu romanlarına yer veren bir
makalede, insan haricinde tüm bilinçli varlıkların metaya dönüştürülmesini
kendisinde hak gören insanoğluna da göndermeler yer alıyor.
Kent
sorununun, nüfus sorununun bilimkurguya yansımalarına da yer veren kitap, her
ne kadar Marx'ın sınıf sorununa çare bulmak adına proletaryanın güçlenmesine
yarayabileceğini düşünse de, endüstrileşme sonucunda kentin şatafatından ve
"güç merkezinden" uzak tüm mekanların içinde barındırdığı sorunlara
değiniyor.
Siyasetten
edebiyata, demektense "üretim biçimlerinin şekillendirdiği, yani hayata
dair olan her şeye" bilimkurgunun içeriğine kapsamlı biçimde değinen Kızıl
Dünyalar, kaynak bir kitap olmanın ötesine, kaynakçası ya da referans verdiği
isimlerle bile geçiyor bence. Kitabı okurken neredeyse belirtilen her makale,
alıntı ya da gönderme yapılan her kitap, makale ya da yazar ilgi çekici.
Sıklıkla düşünür/eleştirmen Darko Suvin'den, edebiyat eleştirmeni, Marksist
siyaset kuramcısı Frederic Jameson, Marksist düşünür Georg Lukacs gibi büyük
isimlerden alıntılarla, bu isimlerin fikirlerini destekleyen ya da bu fikirlere
karşı çıkan yorumları barındıran kitap tekrar tekrar okunacaklar arasında yer
alıyor - benim için.
Bilimkurgunun
alt türlerine, bilimkurgunun önemli yazarlarına da kısaca da olsa yer veren
Kızıl Dünyalar, nedense ülkemizde bende hala "dışlanıyor" hissini
yaratan, benim pek sevdiğim bilimkurgunun Marksizm ile olan ilişkisini, belki
çoğu insan için bilimkurguya bakış açılarını bile değiştirebilecek şekilde
sunuyor. "Geek işi" denilip kenara atılan bu tarzın üzerine yazan
siyaset, tarih, edebiyat, felsefe gibi dallarda önemli akademik yerlerde
bulunan bir çok ismin imzasını barındıran bu kitabı, okuyun, okutun derim.
Not: Marksist
ütopyalar hakkında Ayhan Yalçınkaya'nın "Eğer'den Meğer'e: Ütopya
Karşısında Türk Romanı" adlı bir eserini de okuyorum şu sıralar, yakında
onun yazısı da blog'da olacak. Marksizm ve ütopyalar ile ilgilenenler varsa
diye yazayım dedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder