Dünya dışı
yaşam diyince aklıma gelen ilk isim her zaman Carl Sagan olmuştur. Astronomi ve
uzay bilimleri profesörü olan, zekasına hayran olduğum kadar yazdığı kitaplara
da hayran olduğum bu efsane ismin, Cennet'in Ejderleri adlı kitabında insan
zekasının evrimi üzerine fikirlerini ve bu fikirlerin temelini aldığı bir çok
bilimsel gerçeği bulmak mümkün.
Kozmik
takvim üzerinde insan zekasının evrimini ve yaptığı atlamaları - parlamaları
gösterdiği giriş bölümünde, insanlığın akıl almaz bir hızla ve çok çok kısa bir
zamanda tarihinde attığı dev adımları görmek mümkün. Siz de şöyle bir
düşünürseniz, yüzyıllar içinde gelişen teknolojilerin yerini neredeyse son
yirmi yıl içinde dehşet verici bir hızla gelişen teknolojinin aldığını
görürsünüz, sonra hep beraber aslında şoka girebiliriz. Zira telefonun icadının
ardından geçen zamana ve sırf şu son on yıl içinde cep telefonlarındaki
gelişmeye bile bakarak bundan beynimizin şaşalaması bile mümkün bence. Fakat döneme,
tüketime alışmış ve hızla gelişen teknolojinin sınırsızlığını az çok idrak
etmeye başlayan bizler için bu şaşalamak belki de yakın zamanda asla içinde
olmayacağımız bir duruma dönüşecek.
Dünyadaki
tüm taksonların aynı genetik kodla yazılmış olması sebebiyle dünya üzerindeki
tüm organizmaların ortak bir genetik dile sahip olduğunu belirten yazar,
hepimizin tek bir örnekten çıkmış canlılar olduğumuza dikkat çekiyor.
Beynin
ağırlığının organizmasının kütlesiyle olan ilişkisine değinen yazar, kadın ve
erkek insan arasındaki beyin ağırlığının farklılığının işlevsel açıdan önemsiz
olduğunu özellikle vurguluyor.
Beynin yapısının
duygular ve hareketler üzerinde olan etkisini ortaya koyan Sagan, güçlü duyguların
daha çok memelilerde ve kuşlarda olduğunu belirtmiş.
Alın
loblarının evrimleşmesinin önemini detaylı bir şekilde okura sunan yazar, insan
öngörüsünün gelişmesi fikrinin insan tarafından kavranmasını, öngörünün ortaya
çıkması olarak ele alıyor. Bununla ilgili olarak, mesela alın lobotomisi
geçiren insanların benlik bilincini yitirmelerine de değiniyor.
Kitaptaki en
etkileyici bölümlerden biri olan "Hayvanların Soyutlamaları" adlı
bölümde işaret dilini öğrenerek gerçekten akıl almaz derecede başarılı bir
iletişim kurabilen hayvanlar örneklerle anlatılıyor. Mesela bilgisayar
kullanabilen, duygularını işaret dili ile belirtebilen, cümledeki dilbilgisi
hatalarını seçip atmayı öğrenebilen, rock müzik yerine caz müzik seven bir
maymun gibi... Kesinlikle okumanızı öneriyorum. Ayrıca ilk kez tattığı bir
meyveyi tanımlarken, o meyveye İngilizce olarak verilen adı tanımlayan Lucy
(maymun) beni kendisine hayran bıraktı.
İletişim
kurmayı, bir insanla iletişim kurmayı öğrenebilen bu maymunların iletişim
becerileri zamanında insanın kestiğini, onlardan çaldığımız bu gelişimi telafi
etmek adına da şu an onlara yeniden bu şansı vermeye çalıştığımız fikrini öne
sürüyor. Ayrıca hayvanları sömüren insanoğluna da bir çok mesaj veriyor.
Korkularımızın,
rüyalarımızın, zihinsel rahatsızlıklarımızın atalarımızdan kalan ve genetik
olarak ortak bilincimize işlemiş bir geçmişle bağlantılı olabileceğini ortaya
koyan yazar, bir çok bilimsel kanıtla da bu durumu sorguluyor.
Son olarak
dünya dışı yaşama ve insanın gelecekti evrimine değinen yazar, bence herkese
umut veren bir metne imza atıyor.
2 yorum:
merhabalar, blogunuzun sessiz sakin takipçilerinden biriyim ve gerçekten harika kitaplar okuyorsunuz, bilmiyorum ama bunu ifade etmem gerektiğini bu kadar sessiz sakin kalmamam ve emeğinizin hakkını takdir eden ve blogunuzu ilgiyle izleyen birilerinin olduğunu bilmenin size vereceği mutluluğu sizden esirgememem gerektiğini düşündüm sanırım :) blogunuzdaki birçok kitap ilgimi çeken, okuduğum ya da okumayı çok istediğim kitaplar, hele bazı yazarlar hususunda aynı ilgi ve beğeniyi paylaşmamız ayrıca mutlu etti beni, okumaya ve yazmaya devam etmenizi içtenlikle temenni ederim, keyifli okumalar :) (not; yorum yapmak için Carl Sagan'ın bölümünü bilhassa tercih ettim zira Sagan'ın mütevaziliği altına sığınmak , onun kitabının yer aldığı bir başlığın altında kendime yer edinmek istedim:) )
@eline bir kez kitap geçmeye görsün:
Merhaba, yorumunuz beni gerçekten mutlu etti. Çünkü ben de benzer şeyleri, sevdiğim kitaplara yer veren kitap blog'ları hakkında düşünüyorum.
Çok teşekkür ederim zaman ayırıp düşüncelerinizi paylaştığınız için.
Yorum Gönder