Basılı bir
kitabı olması, Kar Yağacak adlı kitabıyla ödül de kazanmış olması, Norveçli ve
bir erkek olması gibi farklar haricinde Levi Henriksen'le bir kaç ortak
noktamız varmış: Kendisi gazetecilik, metin yazarlığı, söz yazarlığı ve
müzisyenlik de yapmış.
Haricinde,
romanda sıklıkla Ramones grubunun adı geçiyor, bilen bilir, punk diyince çoğu
insanın aklına ilk gelen gruplardandır Ramones ama ben gerçekten hiç sevmem.
Uzun süre punk dinlemiş, çalmış da olsam Ramones'a asla ve asla
ısınamamışımdır. Neyse, Ramones kötülemem bitti, devam edelim. (Bu arada
herkeste Ramones tişörtü var, ülkemizin yarısı punk da haberim mi yok acaba?)
Yeteri kadar
gıcıklık yaptığıma göre, Kar Yağacak adlı güzel romandan bahsetmeye
başlayabilirim. Baş karakter Dan Kaspersen, Norveç'te Kongsvinger adlı, yazarın
da doğduğu yer olan küçük bir kentte olan aile evine, kardeşinin cenazesi için
döner. Ailesinin vefatı ardından aralarında büyük bir bağ olan kardeşi Jacob'un
kaybı ardından, hapishaneden çıktıktan kısa bir süre döndüğü kasabada derin bir
keder ve amaçsızlık içindeyken, ikinci bir şansı yakalama umudu her geçen
saniye azalmaya başlar. Kardeşinin intiharına aydınlatacak bir şeyler bulmaya çalışırken
sıklıkla geçmişe yaptığı dönüşlerle okuyucu için daha da tanınır hale gelen
Dan, romana hareket katan bir çok sorunla da bu süreç içinde karşı karşıya
gelir. Hapishaneden çıkan bir insan için ikinci bir şans var mıdır sorgulaması
bir yandan yapılırken, küçük bir kasaba içinde nasıl göze battığına da sıkça
değiniliyor romanda. Üzerine yapıştırılan "suçlu" damgası ile
olabilecek her ihtimal göz ardı edilerek kentte işlenen neredeyse tüm suçların
ilk şüphelisi sayılmaya başlanması da Dan'in gerilimini artırıyor, okuru Dan'in
tarafında olmaya yönlendiriyor.
Bir cinayet
mi, bir intihar mı anlamaya çalıştığı olayın ardından hayatındaki
dalgalanmalarla kimi zaman daha depresifleşen, kimi zaman hüzünlü mutluluğuyla
okuru kalbinden vuran Dan'in hikayesi, kış aylarına girilen şu günlerde
belirmeye devam etmesine rağmen güneşin parlaklığını, Norveç'in soğuğuyla ve
pusuyla değiştirebilecek nitelikte. Böyle bir roman okumaktan baya mutlu oldum;
iki kardeş arasındaki ilişkinin sunumundan etkilenmemek mümkün değil. Ailenin
dini tavırları ve iki kardeş üzerinde, yetiştirilmelerinde açıkça görünen ve otuzlu
yaşlarının sonlarına yaklaşan Dan'de bile hala var olan etkilerini göz ardı
etmek mümkün değil.
Okurken
okuduğum romanın içindeymiş gibi olmazsam gerçekten okumaya devam etmiyorum,
çoğu okur da böyledir sanırım. Kar Yağacak gibi güzel romanlarda tam olarak
filmin içine girip (bencilce kendi varlığını kitaba dahil etmeye çalışan okur
olarak) oralarda ben de gezinebiliyorum işte. Bugün kitabı okurken ev soğuk
olmamasına rağmen Norveç'in karla kaplı caddelerinde ben de yürüdüm, İsveç'teki
marketin önüne arabayı park ettiklerinde ben de buzda kaymamaya çalışarak yere
ilk adımımı attım. Dan kederle karların içinde göğe bakarken, içinden geçen
karman çorman duyguların içinde ben de kendimi kaybettim.
Şiddetle
tavsiye ediyorum. Tatlı, hüzünlü, umut ve umutsuzluk dolu, bir ölümün ardından
bir roman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder