F. SCOTT FITZGERALD'IN KARISINDAN DAHA FAZLASI
Çoğu okur
için F. Scott Fitzgerald adı, yakın zamanda sinema perdelerinden de insanlarla
buluşturulan "Muhteşem Gatsby" adı ile özdeleşmiş olabilir. Sabaha
kadar süren, alkol ve sigaranın saatleri yuttuğu partiler, şık giyinmiş
kadınlar, yazarın tabiriyle "caz çağını" yansıtan bir çok insanın yer
aldığı bir dünyayı genellikle eserlerine yansıtan yazarın hayatına dair bir
şeyler okumak istiyorsanız Therese Anne Fowler ile tanışın. Ancak Fowler'ın
kaleme aldığı bu romanda ne başkarakterimiz ne de anlatıcımız Amerikalı ünlü
yazar F. Scott Fitzgerald: Roman, Z: Zelda Fitzgerald'ın Romanı, adından da
anlaşılacağı üzere bir dönem Amerika'nın "altın çifti"nden, F. Scott
Fitzgerald'ın eşi Zelda hakkında.
1920'lere
yaklaşırken, Zelda Sayre'ın on sekizinci yaşına yirmi altı gün kalmışken, F.
Scott Fitzgerald ile tanıştığı günlerde başlıyor roman. Dünyanın bir yanında
savaş tüm vahşetiyle sürerken, Amerika'da, Alabama'da adeta yalıtılmış bir
dünya içinde, basından elde edilen bilgilerin de aslında gündelik hayatlarında
pek bir şey değiştirmediği zenginlerin hayatında partiler, eğlenceler savaşın
olmadığı bir dünyada devam ediyormuşçasına renkli ve hareketli geçmektedir.
Dönemin toplumsal yapısı içinde kadına yüklenen, kadından beklenen hareketlere
uygun olarak genç kadınların çoğu uygun bir eş bulabilmekten başka, bir aile
olmak ve eşlerine çocuk doğurup hizmet etmekten başka bir amaçları yokmuşçasına
yaşamakta, bu partilerde tanıştıkları insanlardan "belki de bir eş"
bulmaya çalışmaktadır.
Scott ve
Zelda'nın genç yaşta ortak bir gelecek kurmaya karar vermesinin ardından
hikayenin asıl kısmı başlar; Scott bir yazar olmak için çabalayacak, yazacak ve
Zelda ile New York'ta her gün farklı bir çılgınlığın/skandalın kendilerince
yaratıldığı ya da bunların parçası oldukları, alkolün ve partilerin okuyucu
bile yoracak denli sık "tüketildiği" bir dünyaya adım atacaklardır. Bir
yazarın eşi olmak, şık giyinip süslenmek ve partilerde eşine eşlik etmek
dışında uzun süre başka bir vasfının görülmediği Zelda ise zamanla bu durumdan
rahatsız olmaya başlar: Düzensiz, Amerika ve Avrupa kıtası arasında sıklıkla
mekik dokuyarak geçirdikleri ve Scott'ın yazabilmeye odaklanması amacıyla
yapılan tüm bu mekan değişikliklerine rağmen her seferinde alkol ve çığırından
çıkmış bir sosyal hayatın parçası olması, sonunda Zelda'nın da isyan bayrağı
açmasına sebep olacaktır. Resim, dans ve amatörce de olsa bir şeyler yazma ile
ilgilenen Zelda kendisini var edebilmeye çalışırken, Scott ile arasında bir
rekabet durumunun da sinsice yaratılmış olmasının acısını da yine kendisini
çekecektir.
SORUNLAR, SONU GETİRİR
Sürekli
dağılmaya müsait ve gittikçe bir araya getirilmesi zorlaşan bağların her bir
sayfada daha da yıprandığı, bir yazarın dönemin "en iyi" ve "en
büyük" yazarı olma çabası içinde aslında nasıl kendisini imha ettiğini
Zelda'nın gözünden işleyen romanda, bir çiftin mutluluktan mutsuzluğun dipsiz
karanlığına yuvarlanışı da okuru romana olan dikkatini dağıtmayacak denli akıcı
işlenmiş.
Gerçek
hikayelerinden yola çıkarak yazılmış olsa da yazar Fowler'ın da belirttiği
üzere karşımıza çıkan aslında bir kurgu roman. Sadık kalınmaya çalışılan bir
tarihsel akış, kişiler ve olaylar olsa da, örneğin kitapta yer alan mektuplar
aslında Fowler'ın yazdığı, karakterlerin gerçek hayatta kaleme aldıklarına en
yakın bir anlatım sağlamayı amaçladığı metinler. Fitzgerald'ların 1920'lerde en
parlak çağını yaşayan hikayelerine, bir kadının ve kocasının "yaratamama"
sorunları arasında kendi varlığını ispata çalışırken bir yandan da yıkıma giden
bir kadının gözünden tanık olmak isteyenler için ilgi çekici bir kitap
olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder