Carl Sagan diyince aklıma ilk “Cosmos” gelir. “Cosmos”
diyince de Carl Sagan!
Bilgisi, yaptıkları ve başlı başına varoluşu bende
hayranlık yaratan ender insanlardan biridir Carl Sagan. Bu yüzden, 1971 yılında
yayınlanmış olsa da “Kozmik Bağlantı”yı okumak benim için heyecanlıydı. Sırf bu
heyecan için okumayı erteleyip durmuştum. Sonunda okudum.
Yayınevine de özellikle değinmek istiyorum; Say
Yayınları. Çok çok takdir ettiğim bir yayınevi. Söyleyim dedim.
Contact filmini izlediyseniz, ki yine Carl Sagan
temelli bir eserdir, Kozmik Bağlantı’yı okurken o filmden kareler aklınıza
gelebilir. Dünya dışı yaşam ve bu arayış üzerine yapılabilecek olanlar
sıralanırken, benim aklıma sıklıkla o film geldi zira.
Gezegenlerin yapısı, yıldızların oluşumu, dünyanın
oluşumu, insanın ortaya çıkışı kitapta yer alanlardan bazıları. Bunun yanında
benim en dikkatle okuduğum kısımlar ise büyük çoğunluğun kafasında her zaman “acaba?”
uyandıran dünya dışı yaşam, bunun olasılığı ve araştırılması yolları üzerine
yazılan bölümlerdi.
Evrenin içinde ne kadar küçük ve ne kadar önemsiz
olduğumuzu bu tip kitapları okurken daha da fark ediyorum. Sonu ve sınırları
olmayan bir “şeyin” sadece bir yerindeki minicik bir gezegen içinde, yok
denecek büyüklükte – ve belki de zekada! – sınırlı kalan varlığımızı sıklıkla
sorguluyorum. Çocukluk merakını yavaşça daha çok bilgiyle beraber bir “sorgulamaya”
çevirin bu evren merakı, yer yer beni dipsiz bir karanlığa sürüklediği,
boşvermişliğe savurduğu gibi, bazen de merağın doğasından olsa gerek daha
fazlasını bilmek adına güdülüyor. Ancak bu bilgiyi kendi başıma keşfetme
becerisinden kesinlikle mahrum olduğum için, bunu yapabilenlerin yazdıklarını
okuyup öğrenmekle sınırlı kalıyor bu çabam. Yine de “evrenin karanlığında
bilimin mum ışığı”nı görebilecek bir gözüm olduğu için belki de en azından
biraz tatmin oluyor olmam gerekir. 1200’lü yıllarla günümüzü kıyaslarsak
ilerlemenin hızı ve bilginin yayılma – ulaşılma kolaylığını bir şans
sayabiliriz. Bu da işte, bir nebze yardımcı olabilecek bir unsur.
Yani iyi ki Carl Sagan gibi insanlar yaşadı. İyi ki
okuma yazma ve bilim denen şey var ve iyi ki insanların, bilimadamlarının
içinde merak hiç bir zaman sönmeyecek bir ateş gibi parlıyor. Parlayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder