Bu aralar Henning
Mankell adını sık anar oldum, o zaman blog’da bir kitabına daha yer vereyim
dedim.
2008 yılında, okurken
Eskişehir’den (İnsancıl Kitabevi) aldığım Ölümün Karanlık yüzü, aynı zamanda
benim okuduğum ilk Henning Mankell kitabı. Aldığım yıl okumuştum, aldığım hafta
sanırım. Hatta tatil için eve, İzmir’e gittiğimde okumuştum. Pek detay verdim,
kitaba geçelim.
Geçen hafta hastaydım,
evdeydim. Canım da pek bir şey okumak istemiyordu ama elbette Ölümün Karanlık
Yüzü’nü tekrar okumama engel değildi bu heves yoksunluğu. Kitabı aldığım gibi
koltuğa yapıştım, aynı gün de bitirdim. Öyle sürükleyici ki.
Wallander serisinin ilk
kitabı bile olabilir bu kitap sanırım (niye kontrol etmiyorsam şu an?). Zira
dedektifimiz Kurt Wallander eşinden henüz ayrılmış. Ve henüz kırk iki yaşında. Son okuduğum kitabında kendisi
ellisindeydi. Daha ileriki yaşları da diğer kitaplarda zaten.
Kitabın konusu kısacık,
kısacık şöyle; kırsalda bir çiftlik evinde, yaşlı bir çift vahşice katledilir. Yaralı
kurtulan kadın hastanede son nefesini vermeden ağzından “yabancılar” sözü
çıkar, bundan başka hiç bir şey yoktur cinayetin ardından kalan. Ve bir de at.
Evet, at. Cinayet gecesi “kişnemeyen” bir at.
Soruşturma ilerledikçe,
İsveç’deki sığınmacıların durumu ortaya çıkar, mülteci kamplarına götüren
ipuçları bizi de bu sorunların daha doğrusu 1990’ların başındaki İsveç’in
toplumsal yapısı içinde bu gerçeğe götürür. Yabancılar, araştırılmaya başlanır.
İsveç toplumundaki
ırkçılık, yabancı düşmanlığı sorgusunun yanısıra her zamanki gibi bir insan,
bir baba, bir oğul olarak Kurt Wallander portresi de karşımıza sıklıkla
çıkıyor. İnsani yönüyle hikaye içinde sıkça karşımıza çıkan Wallander, bir
polis kimliği ardından gösterdiği/gösterildiği bu yönüyle –işte tam bu yüzden-
bence Henning Mankell’in mükemmel dedektifi, mükemmel kahramanı olarak
okuyucuyu buluyor. Diyorum ya, ben Wallander’ı çok seviyorum. Ona dair her bir
detay içimde inceden bir acıma, neredeyse anaç duygular uyandırıyor. İlginç. Oysa
ben anaç bir tip değilim. Her neyse.
Tekrar okumaktan asla
sıkılmadığım bir kitaptır, tavsiye ederim, diyorum ve noktayı koyuyorum.
2 yorum:
facebooktaki tavsiyenizden sonra bloga girip yorumu da okuyunca, bir de seri kitaplara olan ilgimden dolayı hemen sipariş vermeye karar vermiştim ki, netten alışveriş yaptığım tüm kitap sitelerinde ve hatta diğer bir çok kitap sitesinde de "satış yok, tükendi" ibaresiyle karşılaştım maalesef.
ama Henning Mankell i yazdım aklıma, okuycam mutlaka bir kitabını
Şu an aklıma gelmiyor ama serinin 2. kitabından da başlayabilirsiniz, ben mesela sırasız okudum ve aldığım keyif değişmedi açıkçası :) Bu arada nadirkitap.com ya da gittigidiyor.com 'da da Ölümün Karanlık Yüzü satışta olabilir, isterseniz bir de oralara bakabilirsiniz.
Yorum Gönder