Bunlardan biri geçen ay okuduğum Boys Who Hurt. İzlandalı polisiye yazarı Eva Björg Aegisdottir'in Forbidden Iceland serisinin son romanı, en azından İngilizce'ye çevrilmiş olan son romanı. Yeni bir romanı da çıktı çıkacak galiba.
Seriyi severek okuduğum, baş karakter dedektif Elma'yı sevimli bulduğum için, her romanın sonunda bir sonraki romanı bekletmek için yazarın okura küçük ipuçları vermesini beğendiğim için, Boys Who Hurt'te de aynı durumla karşılaşmış olmaktan memnunum. Fakat ilginçtir, romanlarını birkaç günde bitirdiğim bu yazarın en uzun sürede okuduğum romanı Boys Who Hurt oldu. Nedense kurguda bir hız eksikliği vardı, üstelik polis prosedüründe sıkıştığı ya da yetersiz kaldığı, atladığı noktalar olduğu hissini üzerimden atamadım. Bu konuda belirli bir okur kitlesi edindikten sonra, özellikle Lackberg'de hep eleştirdiğim üzere yazarlarda bir koyverme hali oluyor sanki. Bilemedim.
Romanın konusuna gelirsek; Akranes'teki küçük bir kasabada, ortak bir sırrı paylaşan ve bu sır etrafında sessizlik sarmalı oluşturan bir arkadaş grubu, romandaki bilinmezin hattını oluşturuyor. Roman ise, küçük bir dağ kulübesinde ölü bulunan bir adamla başlıyor. Elma ve ekibi, bıçaklanarak vahşice öldürülmüş adam ve başucuna kazınmış bir mesajın ardındaki gizemle karşılaşıyor. Mesaj, İncil'den bir alıntı. Günahlarla ilgili bu alıntı, adamın günahının ne olduğunu düşündürüyor. Bu nedenle soruşturma, kapalı bir toplumsal grup içinde dönüp dururken, bir yandan da bilinmezleri sezip peşinden koşmaya çalışıyor.
adamın çocukluğundan bu yana dahil olduğu küçük, hatta neredeyse kopmaya yüz tutmuş bağlardan oluşan arkadaş grubu ve kim olduğuna dair kimsenin net bir bilgisi olmayan kız arkadaşı, araştırmaların merkezinde. Ekibin kız arkadaşı bulamaması, kimliği bilinmeyen bir insanın İzlanda'da bu kadar bulunmaz olabileceğine dair bir kurgunun nasıl yazıldığı benim aklıma pek yatmadı ama neyse.
Adeta silik bir adamın fazlasıyla "göze batan" bir ölümle sonlanan hayatında, neyin bu silik görüntü ardında kaldığını araştıran bir soruşturma süreci. Polis prosedüründeki yavaşlık beni yer yer yavaşlattı, buna rağmen ters köşe yapmayı yine başardı yazar.