7 Mayıs 2017 Pazar

Henning Mankell "An Event in Autumn"

Bu kitabın yazısını eklememişim. Onu da ekleyim, eksik kalmasın. Her şey tam ve düzenliymiş gibi böyle bir girişle yazıya başlamam da saçma oldu ama gülünecek bir yanı olan saçmalıktan ziyade, An Event in Autumn'daki saçmalık gibi; Kurt Wallander'ın başına gelen talihsizlikler gibi. Yani aynı hava esti. Bence. 

Bir önceki yazısı Marksizm ve Hristiyanlık üzerine Feuerbach ve Hegel'den bahseden bir blog olarak giriş paragrafı için oldukça uygun bir adım attım yine; kaostan düzen doğar. Artık kitaba geçelim lütfen.

Kurt Wallander serisinin 9,5. kitabı olarak geçiyor bu kısa roman (ya da uzun öykü diyebiliriz). İlk kez 2004 yılında yayınlanmış. Seriye aşina olanlar Wallander'ın taşınma sürecini, daha doğrusu iki evi arasındaki süreci anlatan bir roman olmadığını fark etmiştir. Yani serideki kitapların hiçbirinde son oturduğu eve dair aslında detaylı bir şey yok. Çok hayati bir mevzuymuş gibi şu an yazmamı yadırgayan varsa kırılırım açıkçası (blog'u kimse okumuyor gerçi, kırılmam için bir risk de oluşamayacak aslında). Çünkü An Event in Autumn konusu itibariyle Wallander'ın serinin sonlarındaki romanlarda geçen evi bulma sürecine odaklanıyor.

Kurt Wallander tipi talihsizlikle kendimi giriş paragrafında boşuna benzeştirmedim; karşısına uygun bir fırsat, daha doğrusu şans çıkınca satın alıp alamayacağın bakmak için gittiği evin bahçesinde bir insan eli buluyor. Bir önceki cümle de kendisini böylece yalanlıyor; Wallander'ın karşısına aslında bir şans çıkamaz. Wallander tipi talihsizliğin içeriğine bu da dahil çünkü.

Hikaye bahçede bulunan bu elin kime ait olduğuna dair araştırmayla geçiyor - doğal olarak. Bundan sonrası için de benim anlatacak bir şeyim yok. Polisiye kurguda neyden bahsetsem ipucu vermiş gibi olacağım için anlatmıyorum blog'u okuyanlar bilir, diyeceğim ama kimse okumuyor olabilir. Bu yüzden tekrar belirteyim dedim.