29 Ocak 2020 Çarşamba

Jo Nesbo "Bıçak"

Jo Nesbo artık Harry Hole serisini uzatmasın demiştim, o lafımı geri alıyorum. Bıçak'ta Jo Nesbo serideki ilk romanlar gibi yazmış. Ben her şeyin ilk halini daha çok seviyorum galiba, en sevdiğim grubun ilk iki albümü, en sevdiğim yazarın ilk bi şey bi şey... Bıçak, katil kim, olay ne, neler oldu gibi sorulara cevap vermek için okura hem ipucu veriyor ancak bunları birleştirip bir sonuca varmak biraz zor oluyor; özlediğim Jo Nesbo buydu açıkçası. Ancak finalde haaa doğru lan diyebilirsiniz. Yok zaten buldum katili o açıklamadan derseniz de helal olsun, ben bulamadım çünkü. Pardon, ben BİLE. Ancak bulunabilirmiş. Nasıl bulamadım diye sinirlenirken bu konuyu tekrar düşündüm...

Bıçak'a dair spoiler vermemek yaşamsal önem taşıyor.

Harry Hole serisindeki 12 kitap bu. son birkaç romanda nedense her şeyi açık etmiş, polisiyenin finale doğru giderken bile kalkmayan sır perdesini çok kez yerlere atmış gibi hissettirmesine, hikayelerden birkaçında çok klişe bulduğum şeyler olmasına karşılık Bıçak'ta beğenmediğim hemen hiçbir şey olmadı. Seri devam edecekse bu ayarda devam etse keşke.

Bıçak'ta olan biten ne derseniz; Harry uyanıyor ve bir gece öncesine dair hiçbir şey hatırlamıyor, kıyafetlerinde de biraz kan var ama bi gece önce girdiği bar kavgası bu kanlara dair açıklama veriyor. Alkolik dedektifimiz yine sık sık içtiği bir dönemde olduğu için, hatırlayamamayı alkole bağlıyor. Kıyamet de aynı gün kopuyor, serinin birçok seveni için de öyle sanırım.

Seriden aklınızda kalan olaylar, kişiler varsa onları yeniden hatırlamanız da gerekecek okurken, özellikle Harry Hole için artık takıntı haline gelmiş olan bir ismi.

Hakkında çok da bir şey yazmak istemiyorum; beğendiğim, çok beğendiğim bir roman oldu. Allah seni kahretsin diyerek okuduğum çok satır oldu, hatta Harry'nin içmeye yeniden başladığını anlayınca bu adamın (Hole, adeta varmış, yaşıyormuş gibi) bizi kalpten öldürmeye inat ettiğini düşündüm. 

Biraz da ağlamış olabilirim bu romanda.

Fikir ve sanat eserleri kanunu madde 34, ek fıkra 3 uyarınca eser sahibinin izni olmadan kullanılması yasaktır. 
Lütfen yazılarımın tamamını ya da bir bölümünü kullanmayınız.

11 Ocak 2020 Cumartesi

James Thompson "Snow Angels"

Şimdi kitabın yazısını yazacağım için James Thompson hakkında da bir şeyler ekleyeyim diye baktım da, bakmaz olsaydım. Kendisi 2014 yılında vefat etmiş, bilmiyordum. Ben kitabını okurken zaten ölmüş olan bir yazarla tanışmışım ve öldüğünü öğrenmek beni üzdü bunun neden olduğunu da bilmiyorum. 1964-2014 yılları arasında yaşamış, çok da genç ölmüş Amerikalı yazar.

Snow Angels, Dedektif Kari Vaara serisinin ilk kitabı. Seride şu ana kadar beş kitap yayınlanmış ve daha da yayınlanmayacak. Acaba devamı var mıydı, yoksa beşinci kitap serinin de sonu muydu onları bilmiyorum. İlk kitap 2010, yani Snow Angels 2010 tarihli. Finlandiya'da geçiyor eser. 

Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi (özel) turu için merak ettiklerimdendi; ne okusam diye bakarken üç beş soğuk diyar polisiyesine aynı anda başladım ama kendisini okumaya devam ettiren bu oldu. 

Kari Vaara bana Ari Thor'u hatırlattı, ama Snowblind'daki Ari Thor'u. O kapalılık hissi, sıkışmışlık hissi Snow Angels'ta da var ve ikisinin de ruhen benzeştiğini düşünüyorum. Yılın en karanlık günlerinin yaşanmakta olduğu Lapland'da bir yandan karanlığın (kaamos) karakterler üzerindeki etkisini, bir yandan da işlenen cinayetin de etrafını sarışını okuyoruz. Snowblind'da da olayların geçtiği mekan bir çığ yüzünden kapanmıştı; benzer şekilde kaamos o çığı rolünde burada. Kari Vaara'nın kendisinin, Amerika'dan göç etmiş eşinin bu döneme karşı verdikleri tepkinin farklılığı, Ari Thor'un ilk görev yerinde karşılaştığı karanlık ile örtüşüyor. Bir yandan yerlilerin uyum sağladığı (bir tür uyum diyelim ya da) öte yandan dışarıdan gelenin, yabancı olanın içine düştüğü çukur. Karanlığın, ışığı görmeden yaşamanın, dışarıda bir aydınlık olduğu için ifade edilmekten, dışavurulmaktan korkulmayan/çekinilmeyen duyguların ülkeleri ile karanlık ve soğuğun duyguları da sakladığı ülkeler arasındaki uçurum Vaara'nın eşi ve kendisi üzerinden okunabiliyor sık sık. Amerikan azmanlığının mikro ve sakin bir görüntüsü aslında.

Snow Angels'ta Somali'den göç etmiş bir ailenin popüler olmayan filmlerde oynayan kızı vahşice öldürülmüş halde bulunuyor. Vücuduna da ırkçı ifadeler kazınmış. Öldürülenin neden öldürüldüğüne dair ilk izlenim göçmen karşıtlığı, Finlandiya'da ırkçılık skandalı gibi görünse de, olayın gittikçe derinleştiğini okuyoruz. Yazar, Finlandiya'da hiç ırkçılık olmaz gibi bir havaya girmemiş, hangi ülkelerden gelenlerin neden ve nasıl bir ayrımcılıkla karşılaşabileceğine yer vermiş. 

Snow Angels sadece bir suç romanı, polisiye romanı gibi gelmedi bana. Aslında göç doğrudan işlediği bir süreç. Göçün farklı sonuçları bağlamını görmeden okumak mümkün değil. Bir yanda Somalili bir göçmen (ve ailesi), diğer yandan Amerika'dan iş için göç etmiş Vaara'nın eşi. Finlandiya ve "yabancı" olan kültürün çatışmasının sürekli yer aldığı Snow Angels, öte yandan dünyadaki fırsat eşitsizliğinin göç sürecinde kişilere nasıl yansıyabileceğine değiniyor. 

Karikatürize edilmeye yaklaştığı anlar var mı diye düşündüm karakterlerin, hayır yok. Müslüman bir aileye dair radikal tutumları aktarsa da kültürel göreliliği anlamış olduğunu düşünüyorum yazarın, bu yüzden okurun abartı bulabileceği birkaç noktanın aslında bunu anlatmak için hikayeye dahil edildiğini düşünüyorum. 

Göç süreci ve polisiye, Snow Angels böyle bir konu, süprizle biten, ama okurun aklına asla gelmeyen bir sonu olmadığı halde kesinlikle polisiyeden beklediğim çoğu şeyi bulduğum bir roman. Özellikle sürece dahil olmak; polis işinin tamamına dahil olabiliyorsunuz ve zaten anlatıcı da Kari Vaara olduğu için kafasında cinayetin çözümü şu an nerede, bir sonraki adım ne olacak, şu şunu yapmıştı acaba bununla ilgisi var mı o zaman bu nedir vb. tüm süreçleri okur da görüyor, beraber ilerliyor karakterle. Bu benim okurken görmek istediğim bir şey, o yüzden diğer romanları da okurum ve James Thompson'ın da bu beğenileri bir şekilde görebildiğini umarım.

Fikir ve sanat eserleri kanunu madde 34, ek fıkra 3 uyarınca eser sahibinin izni olmadan kullanılması yasaktır. 
Lütfen yazılarımın tamamını ya da bir bölümünü kullanmayınız;