25 Ocak 2014 Cumartesi

China Mieville "Kraken"

 
Aralık ayının ikinci gününde elime geçtiği halde ancak dün okumayı bitirdim Kraken'i. Üstelik deli
bir Mieville hayranı olmama rağmen.

Sebebi...
 
Bazen insanın hayatında her şey rayından çıkar, Kraken'ininiz çalınmışa dönersiniz, arayacak bir Kraken'inizin bile kalmadığını fark edersiniz, her şey yiter, biter, bir tek umut kalmaz geriye ve siz inatla sebepsizce yaşamaya devam edersiniz.
 
İşte böyle özetleyebileceğim bir durumdaydım ki elbette kelimelerle anlatabileceğimden daha zordu her şey. Üzerine bir de işsiz kaldım ve yeniden iş arama sürecine girdim.Öyleydi böyleydi darken dikkatimi toparlayıp, odaklanıp hiç bir şey yapamadığım gibi kitap da okuyamadım.
 
Fakat sonunda okuma yetisini yeniden kazanarak kitabı bitirdim.
 
Kitap hakkında çok detaylı bir şeyler yazıp hikayeyi anlatmak istemiyorum, her zamanki gibi kısa özetin ardından bir şeyler karalayıp konuyu kapatacağım.
 
Tanrı Kraken Kilisesi'nin Tanrısı, yani Kraken'i, dev mürekkep balığı çalınır. Üstelik imkansız bir şekilde çalınır. Krakenin bakımından sorumlu olan Billy de birden kendini tanımadığı bir Londra'nın içinde, Tanrılar, büyücüler, tarikatlar arasında bulur. Zira kendisinin kitapta okuyacağınız bir önemi vardır Kraken Kilisesi için.
 
Şehri bekleyen bir kıyamete doğru ilerleyen kitapta karşımıza sürekli çıkan farklı karakterler yer yer kafa karıştırabilecek ölçüde çeşitli gelse de merak etmeyin, ilerleyen sayfalarda o kadar alışıyorsunuz ki mesela bir karakterin hangi bölümde sahneye çıkacağını tahmin edebiliyorsunuz. En azından bende böyle oldu.
 
Devamı kitapta.
 
Gelelim Kraken'in bana çağrıştırdıklarına.
 
Birincisi; kesinlikle Neil Gaiman'ın Yokyer'ini çok çağrıştırdı. Aynı çağrışımı Mustafa Salih Kurt da yaşamış olacak ki Aydınlık Gazetesi Kitap Eki'nde konuya değinmiş.
 
İkincisi; okuduğum kitabın kapağında Mieville adı yazmaza büyük ihtimalle Gaiman sanardım ancak bunu kötü olarak söylemiyorum, okuduğum en ilginç Mieville kitabıydı ve yazarın kendini tekrara ne kadar uzak bir üstad olduğunu gösterdi diyebilirim - tekrar.
 
Üçüncüsü; artık Londra'nın sadece Gaiman ve Mieville tasvirleri gibi bir şehir olduğuna inanıyorum.
 
 
 

Hiç yorum yok: