21 Ağustos 2015 Cuma

Chris Priestley "Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri"

Chris Priestley'nin adını ve kitaplarını bir şekilde duyduktan sonra çizimleri ile tanıştım, çizimlerin pek beğendiğim yazarın kitaplarıyla tanışmam ise biraz zaman aldı. Biraz dediğim, uzun bir süre. Ders çalışmaktan fırsat buldukça, daha doğrusu kitap okuyacaksam bunun "ders dışı bir şey olmasının beni aşırı germeyeceği bir durum" fırsatı buldukça alınacaklar listesinden ya da okunacaklar listesinden birini seçiyorum. Listeler çok, ama kitaplar daha çok.

Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri, Priestley'nin Tudem Yayınları tarafından "Dehşet Hikayeleri"nin üç kitabından biri (Diğer iki kitap ise Kara Gemi'den Dehşet Hikayeleri ve Tünelin Ağzından Dehşet Hikayeleri). Diğer iki kitabın da olduğu bir set de satıştaydı ancak ben tek tek almak istedim. Hepsini aynı anda alırsam hepsini iki günde okuyup bitirir, sonra da geçen zamanda neden ders çalışmadım diye kendimi yerdim çünkü. Biliyorum.

Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri, annesi ve babasının yanına tatil için gelmiş bir çocuk olan Edgar'ın, ormanın içinde, ilginç, eski ve büyük bir malikanede yaşayan ve hikayelerin anlatıcısı olan Montague Amca'sı (aslında büyük büyük büyük büyük amca, sanırım) ile geçirdiği bir kaç saatin içinde kendisine aktarılan hikayelerden oluşuyor. Gizemli bir evde, Edgar'ın hiç görmediği hizmetkarı Franz dışında kimsenin yaşamadığı bir evde yaşayan Montague Amca'nın, birbiriyle alakasız ve bağlantısız bir çok eşyasının doldurduğu odasında, şöminenin başında Edgar'a anlattığı hikayeler ise cidden "dehşet"i içeriyor diyebiliriz. Bir çocuk için korkutucu olabileceği uyarısını yaparak Edgar'a kısa kısa bir çok öykü anlatan Montague Amca'nın kendisi ve hayatına dair gizem ise kitap boyunca aklımın bir köşesindeydi.

Her bir hikayede, olayın ötesinde bir mesaj olan hikayeleri ile Priestley, bir çocuk kitabı gibi bahsedilse de Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri'nde yaşı 27 olan benim gibi bir insanı bile kendisine, anlattığı hikayelere bağlıyor.

Zamanında izlemiş olanınız var mı bilmiyorum ancak Goosebumps'ı ilk izlediğimde, çocuk yaşımda hissettiğim dehşetin benzerini hissetmek isteyen, o duygular ve hikayeler ile tanışmak isteyen çocuklar için Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri kesinlikle başlangıç için uygun! Kan ve ölüm bir yana, hikayelerin tamamına yakınında yer alan "kötülük" asıl dehşeti uyandırıyor. Bir hortlaktan ziyade, dehşete düşüren korkuyu (literatürde "metus atrox" olarak tanımlanıyor sanırım) yaratacak bir çok olay ve durum hikayelerin içinde. Asıl korkunç olanın "kötülüğün varlığı" olduğunu bilenler için, yaşı ne olursa olsun bir çırpıda okunup bitirilecek bir kitap. Serinin diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumaya teşvik ediyor bu yüzden, hem de fazlasıyla.

2 yorum:

MELEKSİ BÖĞÜRÜŞLER dedi ki...

İkinci kitap daha da ürkütücü ve zevkli.

Kareler Ve Sayfalar dedi ki...

@ MELEKSİ BÖĞÜRÜŞLER: Diğer ikisini beraber alayım diyorum zaten ya çok beğendim :)