9 Eylül 2018 Pazar

Sophie Hannah "The Monogram Murders"

Sophie Hannah'nın Agatha Christie'nin Hercule Poirot serilerine yazdığı eklemelerden Closed Casket'i geçen yaz okumuştum, bu serideki aslında ilk kitap olan The Monogram Muders da bu yaza kalmış oldu. (Üçüncü kitap da "The Mystery of Thre Quarters"). 

Closed Casket'i daha çok beğenmiş oldum bu durumda, öncelikle onu söylemek istiyorum. The Monogram Murders, Poirot'yu anlamama romanı olmuş aslında. Kurgu, bir süre sonra fazla "gri hücre şovu olsun finalde" diye aslında bir türlü çözüme ulaşmayan, oysa çoktan çözüme ulaşmış ancak düzenlice anlatılmamış bir "katil kim" hikayesinin sonucunu, okuru dolandırıp yorarak sonuca götürmeme sürecine dönüşüyor. Bana çok garip geldi; Closed Casket serideki ikinci roman olarak aslında dolandırmış, uzatmış ve Christi'nin göndermelerinin aşırıya kaçmış halleriyle okuru yer yer sıkmış bir Christie romanı denemesi olarak görünmüştü bana, ancak bu kitap onun yanında cidden kötü bir çaba gibi göründü. 

Benim kötü dediğim, bunu bir Christie ve bir Poirot romanı olarak ekleme yapmak aslında. Belki yazar, zaten polisiye yazarı olduğu için bunu kendisi için başka bir roman olarak kullanabilirmiş, elindeki konu kötü ya da kafasındaki fikir berbat değil. Kurgu da korkunç değil. Ha ben bu romanın Agatha Christie ile ilgisi olmasa cidden sonuna kadar okur muydum? Evet okurdum çünkü o kadar sündü, yazar o kadar lafı uzattı ve sıktı ki acaba sonunda gerçekten beklediğimin aksine bir sürpriz, klişenin ötesinde, verdiği ipuçlarının, hatta neredeyse yarısından sonra görünen olanın aksine bir sonuç mu var diye. Yooooooo. Yokmuş.

Bir otelde, kurban edilmiş gibi görünen üç kişinin, geçmişinden gelen ve onları o odada ölüme götüren gerçeğin peşine düşüyor hikaye. Burada, Hastings'in kötü bir versiyonu da okuru hazırlamak gereken diğer bir gerçek... Yine fazla mı kötüledim? Ama kötülemiyorum sadece kötü versiyonu olduğu şey Hastings dedim. Yoksa kendisi kötü değil.

Geçmişin yükü, intikam, yalanlar, dolanlar, iç içe geçmiş yalanlar, artık sonu asla gelmeyecekmiş gibi duran yalanlar.

Küçük bir kasabanın sakladığı bir sırrın, bir oteldeki üç ölüme bağlanması.

Konusunu yazmayacağım, o kadarı arama motorlarına ve size kalsın.

Ben Poriot ve Christie'yle bu kitap aslında ne kadar alakasız, onu ifade etmek için yazdım. Üçüncü kitabı da okurum herhalde.

Hiç yorum yok: