12 Ekim 2019 Cumartesi

Kristina Ohlsson "Unwanted"

Kareler ve Sayfalar soğuk diyar polisiyesi özel turu bitti sanmayın, bitmez. Özellikle polisiye hor görüldüğü ve özellikle tivitırda blog'da paylaştığım kitapların linki asla tıklanmadığı, beğenilmediği için, özellikle de soğuk diyar polisiyesi linkleri asla umursanmadığı için blog'u bir süre sadece kurgu, hatta soğuk diyar polisiyesi özel turu blog'u halinde bile kullanabilirim. Neden olmasın. Zaten yeni dönem başlamış, dönemden ve dönemlerden bağımsız çalışma düzenime derslerin yükü ve günde 3-4 saatlik uykuyla çalışma, oradan oraya koşma yükü binmiş üzerime, az olsun, öz olsun ve inat olsun.

Kristina Ohlsson, ilk kez okuduğum bir yazar. Kendisinin çok ilgimi çeken bir çalışma hayatı olmuş. İsveç Ulusal Polis Kurulu'nun güvenlik politikaları analistiymiş kendisi. Öncesinde ise Ortadoğu çatışmaları ve AB'nin dış politika uzmanı olarak Dışişleri Bakanlığı'nda ve İsveç Savunma Bakanlığı'nda çalışmış. İlgimi çekme sebebi çok çeşitli, bunlardan birisi de kitabın hemen başlarında "güvenlik görevlisi" yerine "Securitas güvenlik görevlisi" diye özellikle belirtmesi. Securitas İsveç'li bir (küresel) güvenlik şirketi, bileniniz vardır, ülkemizde de hemen her yerdeler. 

Bu ilgi alanlarım bağlamındaki alakasız paragraf sonrasında kitaba geçeyim. Unwanted, Fredrika Bergman&Alex Recht serisinin ilk kitabı. Seride toplam 6 kitap var (goodreads'ten baktım). Henüz başka bir kitabını okumadım ama sanırım okuyacağım. Bu arada Unwanted, Pegasus Yayınları'ndan Külkedisi Uyurken adıyla da Türkçe olarak basılmış. 

Unwanted, neredeyse herkesin gözleri önünde ama aslında kimse görmeden küçük bir kızın annesinin birkaç dakikalığına yanından ayrıldığı bir anda, trenin birkaç dakika için durduğu bir anda kaçırılması ile başlıyor. Kayıp çocuk vakası olarak Alex Recht'in uzmanlık alanına da giren bu durumda hemen, sivil hayattan polisliğe geçmiş Fredrika Bergman'ın da dahil olduğu ekipçe olay hızla araştırılmaya başlanıyor. Çocuğun nerede olduğu bulunmaya çalışılırken birçok şüphe uyandırıcı durum en baştan karşılarına çıkarken ve aslında hiçbir yere varmadan saatlerini geçirirken küçük çocuğun kaçırıldığı yerden çok uzak bir şehirde ölü olarak bulunduğu haberi geliyor. 

Böylece neyin neden yapıldığı, neden çocuğun kaçırıldığı sorusundan ziyade neden öldürüldüğü ve neden orada "ortaya çıktığı" sorusuyla birlikte çözülmeye çalışılıyor.

Hemen belirtmek istiyorum, finale kadar detaylar çok güzel işlenmiş, çok incelikli detaylar olmasa da ben hatasız bir kurgu olarak değerlendirdim. Muhteşem bir roman demiyor, sadece kurguda açık bulamadım ve bu da romanı benim için okuması güzel hale getirdi. Polisiyede hatalı kurgu, polis işlerinden anlamayan (polis işleri) yazarlarca yazılmış gibi gözüme çarpınca takılıp kalıyorum çünkü. Başta eklediğim alakasız görünen paragraf da sanırım roman hakkında bu düşüncelerin bende oluşmasında etkili olan bir gerçeklik yazar hakkında, mesleği ve yazarlığı birleşince ortaya güzel bir iş çıkmış.

Başkarakterler Alex, Fredrika ve Peder aslında. Her birinin kendi hayatlarına dair özel/gündelik detayları da çok sıkmadan ve romanın üzerini kapatmadan vermiş yazar. Bu da benim için önemli çünkü polisiyede gereksiz gündelik, ilişkisel detaylar, duygusal buhranlar beni itiyor. Polisiye var polisiye var evet, mesela Mieville'ın The City and The City'si de polisiye mi polisiye, ama sadece polisiye mi, o kitap üzerine başka bir kitap yazılır mı, evet. Onlar ayrı. Ne demek istediğim umarım anlaşılmıştır. 

Fredrika ile yazar kendisini meslek açısından hiç benzetmiş midir bilmiyorum ama bana öyle geldi, yazarı elbette tanımıyorum ama Fredrika ekipteki detaycı ve kimsenin görmediği hayati detayları yakalamakta usta, çoğu zaman sivil hayattan geçtiği için uzak, "içinde bu işin ateşi yok" olmakla itham edilen bir karakter. 

Finali ise sanırım yazarın aslında umursamadığı kısım, ustalık finalde değil, ustalık hikayenin geri kalanını oluşturmakta sanırım kendisi için, ya da en azından benim bu kitap için yorumum bu. Çünkü çok aceleye gelmiş gibi hatta yazar sıkılmış, tamam yeter işte demiş gibi. Çünkü finalde çok katmanlı bir yapı ya da ince işçilikler olmadan olay açıklanıyor. Sanırım yazar, daha şık, karmaşık işlerde uğraştığı için final kendisine şatafatsız ve uğraşmaya gerek olmayan bir bölüm gibi gelmiş.

Onu da bence bir açıdan "gözlere sokacak bir parlamaya" bağlamış ama. 

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Teşekkürler Külkedisi Uyurkeni hemen edinecegim.
Sungur Bey.