6 Eylül 2023 Çarşamba

Alice Feeney "His & Hers"

Kareler ve Sayfalar'la bir günde okunacak suç/gizem/psikolojik gerilim/polisiye (özel olmayan) turu devam ediyor. Muhteşem bir cümle oldu bu, her cümleye böyle bir ön cümle koyup yazacağım artık. Hatta belki konuşurken de bunu yapabilirim.

Aslında şöyle de olur; kareler ve sayfalar psikolojik gerilim (özel olmayan) turu devam ediyor.

Alice Feeney'den blog'da daha önce "Daisy Darker" ile bahsetmiştim, o romanını bir günde okuyup bitirince, okurken sıkılmadığım için diğer kitaplarını da okuyayım bari dedim. Bu türden tek beklentim bu çünkü. His&Hers de beklentimi karşıladı.

İki anlatıcımız var; ilk olarak Anna ile tanışıyoruz. Boşandıktan sonra klişe olarak alkole düşmüş bir karakter olarak karşımıza çıkan Anna, muhabir olarak çalıştığı kanalda bir tesadüf eseri ana haberleri sunmaya başlamış. Ancak romanın hemen başında, muhtemelen boşandıktan sonra uzun süre hiçbir güzel şey olmayan hayatındaki tek güzel şey olan bu durum da beklenmedik biçimde değişiyor, Anna kendisini yeniden muhabir olarak buluyor. Hayalkırıklığı ve sinir içinde, Blackdown adlı yerdeki bir ormanda bulunan kadın cesedinin haberini yapmak üzere yola koyuluyor. 

O sırada ikinci anlatıcımız ile tanışıyoruz; yine boşanmış bir karakter olan dedektif Jack de aynı anda haber aldığı cinayet soruşturmasına ilk adımını atıyor Blackdown'da. 

İkilinin yolu, her ikisinin anlatımıyla da böylece Blackdown'da kesişmiş oluyor. 30'lu yaşlarındaki kadının öldürülmesinin ardında yatanları çözmek için, her ikisi de bir şekilde kendi geçmişlerine doğru gidiyor diyebilirim. Sürprizleri kaçırmadan anlatmak için neredeyse cümle kuramaz hale geldim, hoşnutsuzum. Ama oldukça hızlı akan, zaman zaman bu türde gördüğüm klişeler ve çok tat kaçırmayan ufak tefek zorlamalar kurgunun keyfini azaltmıyor bence. 

Olayları ve Blackdown'ı bir Anna bir de Jack'den okuyarak geçmişte kalmış rezilliklere kepazeliklere sakat sakat işlere yelken açıyoruz. Bu sırada Jack, bir şekilde soruşturduğu cinayette zanlı konumuna düşüyor. Kuyusunu kazmakta olan biri var, ama kim, bunu da anlamaya çalışıyoruz. İki anlatıcının anlattıklarından hangisi doğru, Jack gerçekten katil mi, ölen kadının hayatındaki gizemler ne ve tüm olan bitenin Blackdown'la ilgisi ne. Daha soru yazayım mı...

Kısa bölümler, yalın anlatım, dikkat dağıtmaya fırsat vermeyecek hızdaki kurgu, tadında kalmış klişeler ve zorlamalarla ortaya çıkan roman, bir günde bitsin, okurken aklıma başka bir şey gelmesine fırsat kalmasın diyenler için muhteşem işlevli.

Tavsiyedir.

Hiç yorum yok: