9 Mart 2024 Cumartesi

Hannah Richell "The Search Party"

Kareler ve Sayfalar polisiye/gerilim/gizem turu Hannah Richell'in 16 Şubat 2024'te okurlarıyla buluşan romanı "The Search Party" ile devam ediyor.

Şu sıralar denk geldiğim ve bazılarını okuyup blog'da da paylaştığım romanlarla benzer bir tarz; çok satacak, çabuk okunacak, okuru merakta bırakabilecek, okuru şaşırtabilecek, kısa bölümlerden oluşan bir şablon üzerine oturtulmuş romanlardan. Bu biçimle sanırım "binge reading" denilen faaliyeti gerçekleştirmekte insan hiç zorlanmıyor; yazarken yazar açısından durum nedir bu türün yazarları için bilmiyorum ancak gerçekten bir şablonun varlığı, ne kadar ilerledikten sonra okura neyin, nasıl verileceğinin de önceden "şablonda" yer aldığı muhakkak.

İşte The Search Party de bu türün bir örneği. Özellikle Lucy Foley'nin romanlarında aynısını görmüştüm. Bu romanda da The Hunting Party tadında bir hikaye bekliyordum; kısmen yanılmadım. Üstelik beğendim; daha önce de bahsetmiştim bu türü okurken Tolstoy ya da Proust okumayacağınızı anlamk zorundasınız; hatta daha benzer türden örnek vereyim, bir Agatha Christie ya da Henning Mankell de okumayacaksınız. Bunu kabul ederek okumak gerekiyor.

Üniversiteden arkadaş grubu, içlerinden bir çiftin yeni açtığı kamp alanında bir hafta sonuna davet edilir. Eşlerin ve çocukların da geleceği bu tatil, ilk saatlerinden itibaren planlanan "sakin ve keyifli bir hafta sonu" olmayacağının ipuçlarını vermeye başlar. 

Asıl gerilim ise, bir kayıp ve kimliği belirsiz bir ceset bulunmasıyla yaşanmaya başlar.

Tüm bunlar, romanda cuma-cumartesi-pazar-pazartesi günleri arasında daimi bir hareketle okura sunuluyor. Her bölüm başında hangi karakterin gözünden olayları göreceğimizin ve tarihin bilgisi yer alıyor. Böylece bir yandan kayıpla bir yandan da cesetle karşılaşmamız için romanın ilk bölümleri yeterli oluyor. Finale giderken de bilinmezler artarken çözüme de yaklaştığımızı seziyoruz.

İnsanı şaşkınlıkta bırakacak bir roman değil, birkaç twist de içeriyor, beklentilerinizi karşılayacak kadar bilinmez ve sürpriz var. En beğendiğim yanı, klişelerin üzerine fazla yük bindirse de yazar kullandığı tüm klişeleri okuru sıkmayacak biçimde romana yedirmiş. Akıl almaz bir konu ya da karakter derinliği yok. Olaylara tanık olurken karakterlerin varlığını okura uzak değil yakın tutacak kadar da yeterli biçimde işlenmiş karakterler var. Bu tür bir roman için bence başarılı. 

Türü sevenlere gerçekten tavsiye ederim.

Hiç yorum yok: