2 Nisan 2012 Pazartesi

The Grey (2011)

Live and die in this day... Live and die in this day... John Ottoway'ın babasının yazdığı ve duvarına astığı bir şiirin son iki satırı; bugün yaşa ve bugün öl.
Ottoway, Alaska'daki bir petrol şirketinde, çalışanların güvenliği için, etraftaki kurtları/yabani hayvanları öldürmekle görevli bir tetikçidir. Yaklaşan bir fırtına yüzünden tesisteki çalışanların nakledilmesinden bir önceki gece başlayan hikayede ise gördüğümüz bir sahne, Ottoway'in dünyanın bu ücra köşesinde neden bulunduğuna dair bir fikir elde ederiz: Ottoway ağzına tüfeğini dayar, hayatına son vermek istemektedir.
Ancak nakil sırasında uçağa binenler arasında Ottoway de vardır. Bir uçak dolusu işçi, başlarına gelecek felaketten habersiz havalanır. Fakat bir süre sonra uçak düşer; yedi sağ vardır ve sonsuzluğun içindeymişçesine, kimsenin bulamayacakları ücra bir yere çakılıp kalmışlardır. Faciadan sağ kurtulanların açlık ve barınma ihtiyacının yanında, kendilerini sürekli saldırmaya hazır bulunan kurtlardan da korumaları gerekmektedir.
The Grey'deki hikaye bu şekilde başlıyor ve ilerliyor. Yedi kişinin, ellerinde hiç bir patlayıcı silah olmadan yardım bulmak ve kendilerini savunmak zorunda oldukları yolculuğu izliyoruz.
Hikayenin ana hatları, karakterler ve dialoglar, ortada beliriveren sorunlar perdeye daha önce yansıtılmamış konular olmadığı gibi, farklı bir bakış da sunmuyor. Sürükleyicilikten yoksun olmakla suçlamak bu film için haksız bir eleştiri olur ancak temposunun sürekli yüksek olmadığı da bir gerçek. Film boyunca devam eden kurt tehdidine rağmen karakterler arasında ya da karakterlerde bir aksiyon söz konusu değil. (Tamam, yok değil ama akıcılık ve heyecandan fazla da nasiplenmemiş diyebiliriz.)
Filmde Ottoway'in öldürmekten para kazandığı kurtların, kendi hayatı için en büyük tehdide dönüşmesi, bir şekilde av ve avcının yer değiştirmesi şeklinde görülebilir. Elbette, hayatta kalmak için çaba harcayan Ottoway'in, bir gece öncesine kadar ölmek isteyen bir adam oluşu da ayrı bir tezat oluşturuyor. Ölümü kendi elinden getirmeye çalışan bir adam, ertesi gün kendi iradesi dışında karşılaştığı ölümden kurtulur ve devamında da ölüme/doğaya meydan okumaya çalışır. Artık hayatta kalmak istemektedir.
Joe Carnahan'ın 2011 yapımı filmi The Grey'de başroldeki isim Liam Nesson ise filmi izletebilen etkenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Hiç yorum yok: