16 Nisan 2012 Pazartesi

Shame (2011)

Shame, nereden bakarsak bakalım acı çeken bir insanın hikayesine dayanan bir film. Ya da insanların; zira başroldeki Brandon karakteri kız kardeşi Sissy’ye duyduğu aşk yüzünden garip bir cinsel hayat ve en büyük şekillendiricisi yine bu sorun olan yapayalnız, kısmen hastalıklı bir hayat yaşamaktadır. Tıpkı kendisine aşık olduğunu anladığımız kızkardeşinin bir türlü yoluna koyamadığı, kolundaki façalardan da görebileceğimiz üzere yaşadığı zor hayat gibi.
Filmde eyleme dökülemeyen istekler yüzünden doğan sinir, iki kardeşin arasında sürekli bir gel-git yaratıyor; Brandon kardeşine evinin kapılarını açarken, aynı zamandan ondan uzak durmaya çabalıyor. Hayat kadınları ve gecelik ilişkilerle, dergi ve videolarla süren oluşturduğu hayatına, duygusal bir yakınlık hissettiği çalışma arkadaşını bir türlü dahil edememesinin ardından görüyoruz ki kız kardeşi Brandon’ın hayatını bu denli yalnız kılan o “utanç”ın en büyük sebebi.
Sürekli içinde bulunduğu utanç, eylemlerinin hemen ardından kendisini daha belirgin kılsa da, asıl kaynağının kız kardeşiyle arasındaki “şey” olduğunu anlıyoruz. Özellikle iki kardeşin kavga ettikleri sahnelerde bu utancın yarattığı pişmanlığın hareketlerine nasıl yansıdığı... Bu yüzden önce birbirlerine; ama aslında kendilerine duydukları nefret. Zira bu nefret / utanç Brandon’ı kendisini resmen daha berbat hissetmeye yönlendirirken (adeta dayak yemek için çabalaması, bir gay bara gittiğinde olanlar ve gecenin sonunda olup bitenler gibi), Sissy’yi daha acı bir yola sürüklüyor.
Steve McQueen’in gerçek bir ustalıkla ele aldığı bir konuyu, Michael Fassbender’ın yer yer John Hamm’ın psikopat hali edasıyla alıp götürdüğü Shame, 2011 yapımı en etkileyici dramlardan biri.

Hiç yorum yok: