10 Temmuz 2012 Salı

Restless (2011)

İzlediğim en iyi Gus Van Sant filmi. Ölümü anlatan filmler, ilk beş - altı listesi yapacak olursam da torpilli sırada olacak Restless. Annabel, ölmek üzere olan kanser hastası bir kızdır. Enoch ise ailesini bir trafik kazasında yitirmiş, bu kazanın ardından girdiği komadan çıkmayı başarabilmiş bir genç erkektir. Hiroshi ise İkinci Dünya Savaşı sırasındaki bir savaş pilotunun hayaletidir. Enoch'un da en yakın arkadaşıdır. Annabel ve Enoch, tanımadıkları insanların cenazelerine gitmektedirler; ikisinin tanışması da bu vesile ile olur. Annabel yaklaşan ölüm gerçeğine kendisini böyle alıştırırken, Enoch da kalbinin durduğu ve ölümü yaşadığı saniyelerin ardından, yanıbaşında her daim bekleyen ve ailesini kendisinden alıp giden ölüm ile arasını bu yolla sıcak tutmaktadır adeta. Uzun süre, ve gittikçe artan biçimde kafamı ölüm üzerine uzun süreler çalıştırdığım için bu kadar tatlı ve içten bir anlatımla, bence akıl almaz bir korkunç durum içinde olan iki insan ile ölümü anlatan Restless, kesinlikle yalnız izlenmesi ve üzerine zaman ayırılması gereken bir film.
Ölüm yanıbaşınızda yol alırken, aslında bunun için ille de kanser hastası olmanız, ya da ölmüş bir insanla (hayalet!) iletişim kurabiliyor olmanız ya da "yakın ölüm deneyimi" yaşamış olmanız gerekmez. Ölüm burnunuzun dibinde ama hala öğrenmeye ve o yokmuşçasına yaşamayı başarabiliyoruz. Galiba. Tıpkı Annabel'in tedavi sürecinde kuş bilimi üzerine kendini geliştirmeye çalışması gibi; resim yapabilme isteğinin hala var olması gibi. Ya da iki insanın ölüm koşar adım gelirken aşık olması gibi. Ölüm, romantik.

Hiç yorum yok: