30 Nisan 2014 Çarşamba

Susan Ee "Meleğin Düşüşü"

Post apokaliptik tarzdaki romanları okumayı sevdiğimi fark etmişsinizdir. Dünyanın sonunun gelmesi, şekillerin değişmesi, anormalliğin etrafı sarması ve yaşamak için şimdikinden bile fazla çaba harcanıyor olması hoşuma giden konular.

Nedense dünyanın çığrından çıkması hoşuma gidiyor. Evet, belki rahat batıyor, diyebilirsiniz. Ya da derdin ne, diyebilirsiniz. Hatta daha ileri gidip sadist bile diyebilirsiniz ama bunların hiçbiri dünyanın mahvının satırlara yansımasının tadını bir nebze bile azaltmıyor benim için :)

İnsanların olağanüstü durumlar için neler kurguladıklarını merak ediyorum. Bunun için de romanlar birebir doğrusu.

Ve kitabımıza, Susan Ee ile beni tanıştıran kitabımıza dönelim.

Genellikle zombi, dünyayı saran bir virüs, tükenen doğal kaynaklar gibi konulara meyilli olsam da, Meleğin Düşüşü gayet hoşuma giden bir kitap oldu.

Melekler dünyaya düşse ya da melekler dünyayı istila etse? Üstelik kafanızdaki melek algısının tamamen yıkılmasına sebep olacak kadar farklı özellikleri olsa? Mesela "Melek gibi" tabirini "Şeytan gibi" ile değiştirmek gibi.

İnandığınız, alıştığınız şeylerin tam tersi. İşte post apokaliptikte beni çeken bu. Dünyaya karşı sahip olduğumuz sonsuz güven ve inancın bir anlamda tepetaklak olması ve bizlerin yapayalnız, savunmasız kalması. Bunu sunan kitapları seviyorum. 

Kahramanımız Penryn, sorunlardan bir yumak olan annesi ve engelli kardeşini yanına alarak evini terk eder ve daha güvenli bir ortama doğru yol almaya başlar. Ancak meleklerin dünyayı istilası sevgi ve huzur gibi kavramlardan uzak, sadece kaos ve felaket getirdiğinden, bu yolculuk güvenli bir yere değil, tehlikeye doğru ilerler.

Melekler kendi aralarında birbirlerini yerken, olan Penryn'nin küçük kardeşine olur ve melekler küçük çocuğu kaçırır! Artık kendi hayatlarının devalılığını sağlamak haricinde, bir de kardeşini kurtarmaya çalışacaktır Penryn. Bu sırada da karşılarına Raffe adlı kanatları sökülmüş bir melek çıkacaktır! Zira melekler yalnız insanlara karşı değil, kendilerine karşı da sanılanın aksine, yıkıma yönelik bir tavır içindedir.

Güçlü kadın karakterlerin olduğu romanlarla bu aralar sıkça karşılaşıyorum. Meleğin Düşüşü'nde de bu durum böyle. Her daim kontrolü elinde tutabilecek kadar kendine güvenen ve güçlü bir genç kız var karşımızda.

Meleğin Düşüşü oldukça akıcı bir kitap. Çevirinin de başarısı olarak gördüğüm bu durum, satırların su gibi akmasını sağlıyor.

Dex Yayınları'ndan okuduğum ilk kitaptı. Sırada "Steelheart" var ve ben kitaba başlamak için sabırsızlanıyorum. 


Hiç yorum yok: