ÇELİKTEN BİR ŞEHİR, ÇELİKTEN BİR
YÜREK, BİR İNTİKAMIN İZİNDE
İntikamın
ne olduğunu ne zaman öğrendiniz? Kaç yaşınızdaydınız ve içiniz nasıl bir hisle
dolmuştu? Ne zaman intikam almaya kendinizi yemin ederken buldunuz ya da ne
zaman bir intikam almış olduğunuzu, onun o garip tadını damarlarınıza dek
hissettiniz?
Hatırlıyor
olabilirsiniz. Size yapılan bir haksızlığın ardından, belki yasal yollarla
belki tamamen tasadüf eseri haksızlığın karşılığını bulan karşı tarafa şahit
olmuşsunuzdur. Her zaman adalet haklının yanında olmuyor; bu yüzden bizler
kendi adalet sistemlerimizi, küçük ve zararsız çapta kalmaları koşuluyla
oluşturuyoruz. Toplumsal normları ya da adalet sistemini sarsmayacak küçük
yeminlerle ya da hayallerle bir gün bize yapılan her ne ise, onun intikamının
alınacağını görmek istediğimizi kendimize sürekli fısıldıyoruz.
Çünkü
insanız. Kolay çözülebilir varlıklarız. Her ne kadar anlaşılmaz şeylere imza
atmak, gereksiz konuşmalar ya da vicdansız eylemlerle insanlığın adını
lekelemek gibi davranışlarımızın saçma olduğu anlarımız mevcut olsa da, kolay
çözülebilen, kolay sevebilen ve kolay nefret edebilen, aslında tam anlamıyla
normal olan varlıklarız. İntikamı da bu normallik içinde zararsız bir olgu
olarak tanımlamanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
İntikam
konusu açıldığında aklıma ilk gelen yazarlardan biri Agatha Christie, ilk
kitaplardan biri de Noel'de Cinayet adlı unutulmaz eseridir. İntikamın insanı
nasıl ayakta tutan ve yıllara, başına gelen onca zorluğa ve aşması gereken tüm
engelleri azimle aşmasına vesile olduğunu çocuk aklımla ilk orada idrak
etmiştim.
DÜŞMANININ ZAYIFLIĞI, SENİN
AVANTAJINDIR
Brandon
Sanderson imzalı Steelheart, Dex Yayınları'nca bu yıl içinde yayınlanan ve
yayınlanır yayınlanmaz dikkatleri üzerine çeken bir kitap oldu. Okumak için
biraz geç kalmış gibi görünsem de, tam yeri tam zamanı diyerek kitabı bir gün
okumaya başladım. O kadar akıcı bir dille yazılmış ki ve öylesine sade bir
konudan yola çıkıyor ki, aslında baş karakterimizi bize samimi gösteren
detayların başında da bu sade konu geliyor: Gözünün önünde katledilen babasının
intikamını almak! Üstelik bunu dünya artık bildiğimiz halinden çıkmışken yapmak
ve bilinen insanların dışındakilere karşı; Epikler'e karşı yapmak zorunda.
Steelheart'ta
bizleri karşılayan dünyada her gün karanlık, her an karanlık. Bu tam kelime
anlamıyla da bir karanlığı içeriyor aynı zamanda. Yalnızca sefalet, korku ve
katliamın kol gezdiği yer altı tünellerinin içindeki karanlıktan bahsetmiyorum;
güneşi bir daha görememekten bahsediyorum. Gökte yaşanan değişimin ardından, o
felaket gününden sonra dünyanın "ışıkları kapanmış" ve Epikler'le
beraber dünya sonsuz bir karanlığa gömülmüştür.
Epikler
ise... Özel güçleri olan ve şehir yönetimlerini ellerinde tutan Epikler kitabın
başlarında yenilmez bir hava yaratırken, aslında baş karakter David'in
geçmişinde saklı olan bir bilgi başta olmak üzere, ilerleyen sayfalarda
Epikler'in aslında öldürülebilmesinin mümkün olduğu gösteriliyor. Her bir
Epik'in kendi zayıf noktası var ve bu doğrultuda yok edilmeleri mümkün.
Babasının intikamını almak için Asiler grubuna katılmayı çocuk yaşından beri
isteyen genç David ise, asla öldürülemez olarak görülen tek Epik'in zayıf
noktasını biliyor. İşte bu bilgiyle macera daha da hızlanıyor, zira Asiler'in
ve Epikler'in savaşında artık en baştaki iradeyi yok etmenin bir yolu, genç bir
çocuğun dudakları arasından çıkmış bulunuyor. Babasının katilinin zayıf
noktasını biliyor.
Steelheart,
intikam konusunu işlerken kurguladığı dünya içinde aksiyonu bir an olsun
azaltmıyor. Asiler ve Epikler arasındaki mücadeleyi bir iktidar savaşından
çıkarıp, bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi olarak sunuyor. Bunu da bazı
karakterlerinde süper kahraman klişelerini kullanarak yapıyor olsa da, ortaya
çıkan akıcı, sürükleyici ve bir yandan da yer yer eğlendiren bir okuma oluyor.
2 yorum:
Benim de merak ettiğim ama bir türlü başlamadığım bir kitap. İncelemenizden sonra merakım iyice kabardı :) En kısa zamanda diyorum. Şey... Belki Kralların Yolu'ndan sonra. Teşekkürler.
@mit: Çok sürükleyici bir hikayesi var, okuduktan sonra yorumunuzu duymak da isterim. İyi okumalar!
Yorum Gönder