27 Ocak 2012 Cuma

La Pianiste

Michael Haneke'yi izlemek benim için kısmi işkencedir. Kusura bakmayın sevenleri. Ama La Pianiste'i severim. Kusura bakmayın sevmeyenleri. 2001 yapımı olan film, baş roldeki karakteri olan Erika'yı, ilk sahnesiyle kızı üzerinde manyakça bir baskısı ve (kırklı yaşlarındaki kızının da buna göz yumduğunu görmemizle beraber) etkisi olan bir annenin yönetiminde yaşayan bir kadın olarak tanımlıyor bizlere. Manyakçasına devam ettirdiği bu işkence gibi hayatının da etkisinden olsa gerek, buz gibi, mimiksiz, kendisini beğenmiş (bu histe annesinin etkisi olduğu anlaşılabilir), piyanosu ve işinden (zaten kendisi bir piyano hocasıdır) başka herhangi bir hayatı olmadığını görüyoruz Erika'nın. Kendini beğenmişliği yüzünden yanlış hatırlamıyorsam yıl sonu konserinde çalacak olan öğrencisini kıskanır ve kızın elini parçalamasına sebep olacak çılgınca bir şey yapar. Böylece konserde öğrencisinin yerini kendisi alcaktır. Yaşına rağmen bir evcil hayvandan daha fazla tutsak edilmiş olan Erika'nın elbette normal bir hayatı olamayacaktır; bu yüzden sapkın bir cinselliğin içindedir kendisi; örneğin bir sahnede evden annesini kandırarak çıkarak, arabalı sinemalarda onu bunu gözetlemesi ve bundan anormal bir zevk ve acı duyması. Çaldığı özel bir resitalde tanıştığı Walter Klemmer adlı genç, mimarlık eğitimi almasına karşın Erika'ya resitalde aşık olması sonucunda, onun uğruna eğitimini bırakır ve Erika'nın öğrencisi olabilmek için konservatuvar sınavına girer. Artık Erika'nın kendisine aşık bir öğrencisi vardır. Ancak Erika'nın hayatında en ufak bir duygu kırıntısı kendisine yer bulabilmişse bile, yanlış ve sapkınca bir yerdir bu. Genç Walter'dan beklentisi ise ona vurması, ağzını burnunu parçalamasıdır (ben böyle dosdoğru anlatmayı seçtim, siz mazoşizmle özetleyebilirsiniz aslında). Karşısında bir an mazoşist ve hasta bir kadın bulan Walter ise tek kelimeyle Erika'dan "tiksinmiştir". Devamını yazmayım, sonunu bilerek izlemektense "acaba" diyerek izlemek daha güzel. Zira Walter'ın tiksintisi filmin sonunu vermiyor bize, bence. Hastalıklı bir aile, manyak bir anne, deli bir kız, dışardaki normal dünyadan kopuk, izole bir hayat ve içindeki benzersiz zihinsel hasarlar. Tüm bunlara rağmen mükemmel bir piyanist.

2 yorum:

Cessie dedi ki...

Ben de geçenlerde izledm, herkesler "en iyi filmi" diyor. Ama merak ediyorum neden bir Chache değil de La Pianiste? İki farklı eseri kıyaslamak da ne kadar doğru onu da bilmiyorum gerçi.

Kareler Ve Sayfalar dedi ki...

@ Cessie:
Yönetmeni sevdiğim bir yönetmen değildir, diğer filmlerini de izledim, La Pianiste bence en iyi filmi. İki farklı eseri, hatta tüm eserlerini birbirleriyle kıyaslayabiliriz sanırım zira kendimize göre bir sanatçının "en iyi"yi seçmenin başka bir yolu yok bence =) Bir de belki siz de katılırsınız şöyle bir durum var, kendi adıma filmi o kadar beğenmemde öne çıkan noktalardan ikisidir; aslında klinik bir vaka olarak Erika karakteri ve Schubert'in müziği&karakteri ile hikaye içindeki paralellikler.