21 Şubat 2016 Pazar

Paula Hawkins "Trendeki Kız"

Yine blog'a yazdığım son yazıyla arasından baya zaman geçmiş olan bir yazı ve ben yine "artık blog'a düzenli yazmaya geri döncem" şeklinde döndüm bu yazıya başlarken.

Goodreads'te takip ediyor musunuz bilmiyorum ama kitap okuma alışkanlığımdan bir şey kaybetmediğim halde biraz insanlıktan çıkmış bir yoğunluk yaşadığım için resmen blog'u ihmal etmeye başladım. Okuduğum her kitap için, kitap biter bitmez yazdığım blog yazıları biraz maziye gömüldü sanki.

Dün sabaha karşı bitirdiğim Trendeki Kız'ı ekleyim en azından bu pazar günü dedim; çünkü son yazıda "ekleyeceğim" dediklerim de hiçbirini eklemedim.

Günah çıkarma kısmını bu şekilde atlattığımı düşünerek kitabı döneyim tamam, yeter.

Trendeki Kız'ı geçtiğimiz haftalarda beni ekonomik olarak çökerten kitap alışverişlerinden birinde "bi tane de roman olsun yav" diyerek sepete eklediğim kitaplardan biriydi. Çok satan kitaplar kötüdür, gibi kesin bir yargım olmadığı için, 13. baskısını yapan bu kitabı merak ediyordum zaten.

Neden çok sattığını çok da düşünmenize gerek kalmıyor; çünkü kitap sürükleyici. Okumamış olanları da düşünerek konuya dair çok az bir şeyler yazmaya çalışıyorum bu tip kurgularda; o yüzden yazı baya kısa olacak, belirteyim.

Tam bir çöküntü içinde olan baş karakter Rachel, günde iki kere trenle önünden geçtiği evin içindeki bir çifti izleyerek, onlara kendi sahip olmadığı ya da kaybettiği bir aile huzurunu, aşkı ekleyerek kafasında canlandırıyor, kendi koyduğu isimleri ile onları bir hikaye haline getiriyor. Kafasında. Kitabın hikayesi ile bu hikayenin, gerçek hayattan aldığı pek ciddi bir darbe ile Rachel'in kafasında kurguladığı bu çiftin gerçek hikayesine dahil olması ile başlıyor diyebilirim.

Trendeki Kız'ın kurgusunda muazzam bir yön yok benim için. Geçen yıl sanırım bu dönemler okuduğum Gone Girl'ü anımsattı ilk başlarda; ne kadar sağlıklı olacak bilmiyorum ancak bu anımsatma sonucu iki kitap arasında istemsizce yaptığım bir karşılaştırmada Trendeki Kız kurgusu ile geride kaldı diyebilirim. Karmaşık bir kurgu olmadığı gibi, okurun sonuca kendiliğinden gitmesi için birçok ipucu da mevcut. Öte yandan, bu paragraf size kitabı kötülüyorum gibi gelmesin; dediğim gibi sağlığından emin olamadığım bir karşılaştırmanın da bu satırları yazmamda etkisi var. Kitabı otursanız bir gecede okursunuz, bir gecede kendisini de okutur. Sürükleyiciliğine bir şey demiyorum zaten.

Bu tip gizemli kurguları seviyorsanız, tavsiye ederim. 

Hiç yorum yok: