9 Nisan 2017 Pazar

Norman Geras "Marx ve İnsan Doğası"

Norman Geras, Marx'ın insan doğasını reddettiği üzerine geliştiren iddiaları çürüttüğü ve bunu  - doğal olarak - Marx'ın metinleri üzerinden aldığı destekle yaptığı "Marx ve İnsan Doğası" adlı çalışmasında, Feuerbach üzerine tezlerin altıncısı ile metnin girişini yapıyor. 

Buradan giriş yaptığında karşımıza iki ismin ayrıştığı temel noktalardan biri, metnin kapsamında incelenen konu doğrultusunda yani insan doğası (das menschliche Wesen) üzerinden asıl ayrışma net biçimde görülüyor: Feuerbach'ın ele aldığı soyut bireyde dinsel özü görüş biçimine karşılık Marx'ın toplumsal insanının, yani toplumsal olana ait olan olan ve doğası gereği toplumsal olan insanının ayrışması. Bu temel ayrım, daha sonradan kitabın tamamında Geras'ın Marx'ın insan doğasını reddetiğini iddia eden Marksistlere karşılık göstereceği kanıtlarla da desteklenecek noktalarla da bağlantılı zaten. Marx, Feuerbach'taki bireye karşılık kendisindeki bireyin her zaman "insanın doğası gereği" dahil olduğu toplumsal ilişkiler bütününden bağımsız düşünülemeyeceğini vurguluyor. Yani Feuerbach insan doğasını anlamak için tek tek bireyler üzerinden insana odaklanma yoluna giderken Marx, toplumsal ilişkiler bütününün olduğu alanı görmeden bireyi tanımanın asla mümkün olmayacağını savunuyor. Bu durumda Geras'ın insan doğasını reddettiği iddiasıyla gelen Marksistlere yönelttiği çıkışların haklılığını görmek baştan itibaren aslında mümkün oluyor. 

Geras'ın yaptığı çıkarımlara göre Marx'tan bu noktada iki sonuca varabilmek mümkün oluyor; hiçbir şekilde insan doğasını reddetmeyen Marx'tan; insan doğasının toplumsal ilişkiler bütünü tarafından koşullandırılmış olduğu çıkarımını yapabiliriz ve/veya bir diğer ikinci çıkarım olarak insan doğasının toplumsal ilişkiler bütünü içinde açığa çıktığı çıkarımını yapabiliriz. 

Bu çıkarımları desteklemek için kendimce bir ek yapmak istersem, Marx'taki yabancılaşmanın izlediği süreci akla getirmekte fayda var. Yabancılaşma ve insan doğası ve yaratıcı emek arasındaki ilişkinin anlaşılması durumunda bu çıkarımlarla arasında kurulacak olan bağ, bir yandan toplumsal ilişkiler bütünü içinde bireyin bir yandan etkileşim içinde olduğu diğerleriyle var olabileceği ve kendisini var etmesi için ihtiyaç duyduğu koşullar ve doğasının "gerekleri". Doğa ve doğasıyla arasına mesafe koyan üretim ilişkilerinin bireyi süreklediği koşullara Marx'ta bulabileceğiniz cevaplar dahilinde düşününce, Marx'taki insan doğasının inkarına dair bir sonuca varanın nasıl vardığını durup bir düşünebilirsiniz sanırım, açıkçası Geras'ın bu iddia sahiplerinden alıntıladığı bazı cümleler karşısında şaşırmak mümkün kitapta. Metnin okurca yoruma açık olduğu görüşünü ne kadar benimseyen bir duruşa sahipsiniz bilmiyorum ancak Marx'tan insan doğasının reddine dair bir sonuç şu yaşıma kadar okuduklarımdan ben hiç çıkarmadım.

İnsan doğasının reddi inkarının Marksizm için gidebileceği uçurumu siz düşünün. Teorinin varlık sebebi ya da ihtiyaç duyulduğu ya da yazılmasına sebep olan koşullar karşısında yapılan çıkarımın "insan doğası" üzerinden ilerleyen ve reddini Marx'a bağlayan bir tartışmayla sonuçlanmasının bir risk olduğunu düşünüyorum. Geras kitapta uzun tartışmalara giriyor ve bu tartışmaları olduğu gibi buraya aktarmanın ya da benim tekrar burada bir sinir kriziyle sonlanacak tartışmalara girmemin bir anlamı aslında yok. Zira neden böyle yazdığımı ya da kitabın yazılma sebebini okur görsün daha iyi olur. Okurlar sinir krizi geçirsin ya da sorgulasın daha iyi olur. Bu kitabı sanırım ikinci okuyuşum oldu. 

Hiç yorum yok: