14 Kasım 2022 Pazartesi

Katrine Engberg "The Tenant"

Kareler ve Sayfalar Soğuk Diyar Polisiyesi (özel) Turu yine daha önceden de aşina olduğu bir diyarda: Danimarka'da. Kimsenin gitmediği, gidip de görmediği, görüp de bilmediği Kopenhag'da hatta. Böyle yazayım dedim. Kütüğüm Kopenhag'daymış gibi başladığım satırlar, Şahan'ın eski skeçlerindeki gibi devam etti özür dilerim her kelimem için.

Katrine Engberg'in şimdiye kadar beş kitabı yayınlanmış "Korner and Werner" serisinin ilk kitabı olan The Tenant, yazarın okuduğum ilk kitabı. Okumadığım yazar ve serilerden ilerlemeye çalışıyorum daha önce de bahsettiği üzere. Beğendiğim roman olursa da serideki diğer kitapları okuyorum. The Tenant'ı da beğendiğim için serideki diğer kitapları okumaya karar verdim mesela. Ama bir sonraki soğuk diyar polisiyesi yine ilk kez okuduğum bir yazar olacak.

Bir de hemen belirteyim, yanlış hatırlamıyorsam serideki ilk iki kitap Türkçe'ye de çevrilmiş. Merak edip de Türkçe okumak isteyen olursa diye not olsun.

Üniversiteden emekli Esther, hayatında artık akademik zorunluluklar için değil, keyfi için yazmaya zaman bulmanın mutluluğuyla bir polisiye roman yazmaya başlıyor. Romanında kendi hayatından ilham alan Esther, karakterler ve mekan seçiminde kendi çevresini yansıtıyor. Kiracılarından biri olan bir kız da, romandaki kurban karakterini yaratmasında temel oluyor.

Roman, Esther'in üç daireden ve bir dükkandan oluşan apartmanındaki kiracılarından biri olan Julie Stender'ın vahşice öldürülmesiyle başlıyor. Cinayetin detayları, kurbanın üzerinde katilden kalan izler ise Esther'in romanındaki detaylarla örtüşüyor.

Serinin ana karakterleri Korner ve Werner ikilisi, Jeppe Korner ve Anette Werner. Dedektifler, gerçekle kurgunun birbirine nasıl girdiğini çözmeye çalışırken, romanda karşılaştığımız hemen her karakterin hayatına dair ortak bir tema da belirmeye başlıyor. Karakterlerin, dedektifler de dahil olmak üzere aslında hayatında bir şekilde karşılaşılan bu tema benim çok da ipucu vermemek adına çocuk sahibi olmak olarak tanımlayabileceğim bir şey. 

Yazılmakta olan, henüz 40-50 sayfalık bir romanın neden yazarın alt katındaki kiracısının cinayete kurban gitmesiyle sonuçlandığını anlamaya çalışan ekiple birlikte biz de oldukça hızlı olaylar zinciri içine giriyoruz. Hemen her karakterin bir yandan cinayetle ilgili bir yandan da alakasız görünebildiği sayfalar var; yazarın kurgusunun yalınlığıyla, okuru özellikle birkaç noktada gerçekten şaşırtmayı başarması benim çok hoşuma gitti. Mesela, katil yazar tarafından ifşa edilmeden katili bulduğumda, açıkta kalan birkaç şey yüzünden kafamda bir türlü cinayetin nedenini oturtamamıştım. Yazar bence hem okura katili bulma fırsatı verip hem de neden ve nasılı ustaca sona saklayabildiği için bana göre başarılı. 

Klişeler olmazsa olmaz; Jeppe karakteri de soğuk diyar polisiyelerinin olmazsa olmazı, belki de polisiyelerin aranan tipi diyebilirim, eşinden yeni boşanmış, iştahsız, depresif ve karanlık günlerin arından düze çıkmaya çalışan, o arada kafasını toparlamaya çalışan dedektif karakterimiz. Anette ise depresif ve kasvetli Jeppe'nin karşısındaki hareketli, iştahlı ve mutlu aile yaşantısına sahip bir karakter. 

Burada kendimi tutuyorum ve sosyologluk yapmadan, düalizm ve batı felsefesi eleştirilerimi kendime saklayarak kitabı tavsiye ediyor ve susuyorum. 

Zorbalık, para, güç, her anlamda istismar, psikolojik şiddet, sevgi, umutsuzluk, pişmanlık ve ebeveyn olabilmekle ilgili bir roman aslında. Duygusal anlamda istismara açıklığın acı sonuçları ya da geçmişin sonsuza dek insanın üstünde yaşaması üzerine, her şeyin birbirine bağlandığı yaşam içinde neleri ortaya çıkarabileceğine dair bir roman.

Hiç yorum yok: