13 Aralık 2012 Perşembe

Yeniler I

Okumakta olduğum ve okunmayı bekleyen kitap yığınım haricinde gözüm her zamanki gibi sahip olmadığım kitaplarda. Bu kitaplara gözümü kestirmem de internette kitap listeleri yapmak için geçirdiğim zamanın sonucu. Genellikle bağnaz bir okuyucu olduğumdan olsa gerek yıl içinde yeni çıkan kitapları pek takip etmezdim, zamanla bunu kırmaya başladım. İyi de oldu.

Bu sayede özellikle son bir yıl içinde adeta ben de 2012 yılının kıyısından köşesinden bir parçası oldum. (Bu dahil olamamaya bir örnek; mesela birkaç albüm hariç 2012’de yayınlanan hiçbir albümü de dinlemedim, hatta bir fikrim bile yok ne oldu ne bitti diye. Örnekti bu.)

Yapı Kredi Yayınları’nın sitesinde gezerken yeni çıkanlara da şöyle bir baktım. Şöyle bir baktım dediğim gözlerim bulanana kadar baktım. Adını sıkça duyduğum birkaç kitap böylece benim de alınacaklar listeme girmiş oldu. Bunun başını da Adam Ross’un Bay Fıstık adlı romanı çekmekte.

Kitap hakkında sitede yer alanları ve özellikle dikkatimi çeken Stephen King’in yorumunu da buraya eklemek istiyorum:

David ve Alice Pepin’in evliliği alarm veriyor: Obez ve depresif Alice’in hayal kırıklığıyla sonuçlanan diyetleri ve girdiği bunalımlar, yaklaşan felaketin işaretleri. David ise çareyi, gizlice yazdığı ve hayatını ele geçirmeye başlayan romanında arıyor.

Ward ve Hannah Hastroll’ın evliliği tehlikede: Bir sabah Hannah, hayatının geri kalanını yatağında sürdürmeye karar veriyor. Kafası karışan kocasının Hannah’yla iletişim kurma çabaları boşuna. Bu kafa karışıklığı cinayetle sonuçlanabilir.Sam ve Marilyn Sheppard’ın evliliği paramparça olmak üzere: Hamile olan Marilyn, kocasının sadakatsizliğinden usanmış durumda. Sam ise yakında karısının katili olmakla suçlanacağından habersiz.

Bay Fıstık’ta üç evliliğin hikâyesi iç içe geçiyor, evliliklerin karanlık tarafları gözler önüne seriliyor: Birbirinin ölümünü düşleyen eşler, aldatmalar ve kavgalar, bırakıp gitme hayalleri kan, ter ve gözyaşı. Sadece bunlar da değil; bilgisayar oyunları, Hitchcock filmleri, Hawaii manzaraları ve eş öldürme hizmeti veren bir kiralık katil de Adam Ross’un bir labirenti andıran romanında buluşuyor.

Okuyucuysa, hayal ile gerçeğin birbirine karıştığı ve içinde kaybolmanın da en az çıkış yolunu aramak kadar zevkli olduğu bu labirentte, eldeki tek ipucu olan isimleri takip etmek zorunda.

“Kim Korkar Virginia Woolf’tan bu yana evliliğin karanlık yüzüne fırlatılan en hayranlık uyandıran, en dikkat çekici bakış.” – Stephen King

Size de çekici gelmedi mi?

Bir diğer kitap ise Levi Henriksen’den Kar Yağacak. Kitabı gözüme kestirmemin nedeni de elbette yine ilgi çeken, sitede bulabileceğiniz yazıydı:

Dan Kaspersen, hapisten yeni çıkmış, Noel’e birkaç gün kala erkek kardeşi Jakob’un cenazesine katılmak üzere kasabasına dönmüştür. Erkek kardeşinin ölümüne, intihar ettiğine inanamamaktadır. Jakob, bir otomobil kazasında kaybettikleri anne ve babalarından kalan küçük çiftlikte, –iddiaya göre– otomobilin egzoz borusuna bağladığı hortumu içeri alıp kontağı çevirerek intihar etmiştir. Jakob’un ölümünün cinayet mi yoksa intihar mı olduğu sorusu yanıt beklerken, Dan kasabada geçirdiği günlerde bir kez hapse düşmüş olmanın yaftasını yaşamı boyunca taşımakla özdeş sayıldığını anlar.

Norveçli yazar Levi Henriksen’den entelektüel meselelere eğilmek yerine basit gerçekliklere odaklanan, esprili, duygulu bir roman: Kar Yağacak.

Her iki kitaptan da “tadımlık” bölümlerini http://www.ykykultur.com.tr/kitap/edebiyat ‘dan okuyabilirsiniz. İlgilenenlere duyurulur.

Hiç yorum yok: