18 Mart 2015 Çarşamba

G. Acar - Savran & N. Tura Demiryontan "Kadının Görünmeyen Emeği"

Gülnur Acar-Savran ve Nesrin Tura Demiryontan'ın derlediği Kadının Görünmeyen emeği, içinde dört farklı makale barındıran, yine herkese tavsiye edebileceğim bir kitap.

Özel mülkiyet kavramının ortaya çıkışı ve bunun ardından işbölümünün cinsiyetlere dayalı hala gelmesi ve bu süre içinde kadının toplum içindeki konumunun geldiği hal, ilk bölüm olan "Sınıflı ve Devletli Toplumların Kökenindeki Mülkiyet Biçimleri, Politik İktidar ve Kadın Emeği" adlı makalenin başlangıcında okuru karşılıyor.

Evlilik biçimlerinin değişen boyutunun, anayerli ve babayerli toplumların arasındaki etkileşim ve zamanla bu dengelerin nasıl değiştiği bu bölümde irdeleniyor. Değişen üretim tarzlarının ailenin temel yapısı olarak sürekli ve sürekli sunulan başta aile olmak üzere toplumun diğer alanlarına nasıl yayıldığının çıkarımını yapmak da burada mümkün.

Akrabalık bağına bağlı gelişen mülkiyet hakkının, akrabalık ilişkilerinin ve ailenin kadın aleyhine gelişen süreci içinde değişen sosyoekonomik ve politik değişim sonunda kadın emeğinin nereden nereye geldiği anlatılıyor.

Bir sonraki "Baş Düşman" adlı makalede kadınların ortak noktası olan "ezilmişliği" ilk vurgulanan konu. Ev emeğinin toplumsal üretim içinde makineleşme - kapitalizm ile birlikte uğradığı değer yitimi, kadın emeğinin makineleşme sonrasında uğradığı "şok" ele alınıyor. Ev içi işbölümü, ev emeğinin ve kadın emeğinin ücretlendirilmesi konularında hemen hepimizin de bir şekilde maruz kaldığı haksızlıklar makalede incelenen konulardan bazıları.

Üçüncü makale "Ev Emeği Tartışması ve Ötesi", Christine Delphy ve John Harrison üzerine Maxine Molyneux'nun eleştirilerini kapsıyor. Kadınların ezilmesinin emek üzerinden işlendiği bu makalede tartışılan konular daha önce konuya yazarla aynı ya da yakın pencereden bakan okumalar yapanların hatırlayacağı ya da katılacağı karşı çıkışlar ya da onaylamalarla işleniyor. Kamusal alan dışında ve makineleşme sonrasında iyice toplum dışına itilmiş kadınlar ev içi emeği, aile kurumu, kapitalizm, emeğin ücretlendirilmesi makalenin ana konuları içinde sıralanabilir. Burada şöyle bir nokta var ki değinmeden geçemeyeceğim; kapitalizmin kadını ücretsiz ev içi emeğe yönlendirirken bir taraftan da ailedeki erkeği kapitalizm için var gücüyle çalışmak zorunda oluşu konusu üzerine yazılan makalelere en azından ben çok az yerde denk geldim,bunun makalede yer alması bence çok iyi. Bence, zaten burada sorun toplumsal cinsiyet dayalı işbölümü. Kadını eve hapseden de erkeği dışarıda uzun saatler boyunca çalışmaya mahkum eden de eşzamanlı incelenmeli, tartışılmalı...

Son makale "Marksizmle Feminizmin Mutsuz Evliliği"  (Heidi Hartmann) hakkında bir yazım zaten blog'da mevcut; o yüzden sizi o yazıya yönlendireyim eğer merak ediyorsanız. Burada tekrar yazmak istemedim.

Hiç yorum yok: