13 Mart 2015 Cuma

Karen Joy Fowler "Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik"

BİR AİLE OLMAK

"Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik", Amerikalı yazar Karen Joy Fowler'ın yarattığı ailenin benzersiz hikayesini çok güzel özetleyen kitabının adı. "Kendimizi kaybettik" ifadesi, normalin dışına çıkan bir ailenin bireyleri üzerinde yarattığı çok yönlü sonuçları da vurgular şekilde. Zira anlatıcı olarak karşımıza çıkan Rosemary Cooke karakterinin beş yaşındayken ayrı düşürüldüğü ikiz kardeşi ardından kendisini tamamlayan bir şeyi kaybetmesinin, diğer yarısını kaybetmesinin, ardından ailesindeki bireylerin içine düştüğü açmazla birbirlerinden uzaklaşarak birbirlerini "kaybetmelerini" işaret ettiği gibi, aynı zamanda dışarıdan bakıldığında, hikaye içindeki başka karakterlerin ya da hikayedeki toplumun gözünden bakıldığında da çizdikleri "farklı, kendini kaybetmiş gibi duran, garip" aile portresini pekiştirecek nitelikte. Buna ek olarak, okura sunulan hikayenin farklılığına da çok net biçimde vurgu yapan bir ifade.

Anlatıcı karakter Rosemary ile yola  çıkan okur olarak biz, hikayenin ortasından başlayarak ilk başta öncesini, daha sonra da sonrasını öğreniyoruz. Bu arada hikayenin ortasından da bağımız kopmuyor. Yani farklı bölümlerde farklı zaman dilimlerinin hikayesini öğreniyoruz, zaman üzerinde bir o yana bir bu yana kayarak Cooke ailesinin gizemli, karmaşık, sıra dışı yaşamının tozunu biraz daha silerek, gerçeğe, olan biteni kavramaya yaklaşıyoruz. Rosemary'nin susmak bilmeyen bir çocuk olmaktan, nasıl daha fazla susma haline geçtiği, sakin ve durağan hayatı içinde okura sunulan bir başınalığının sebeplerinin ne olduğunu yavaş yavaş öğreniyoruz. En nihayetinde okuru uzun sayfalar boyunca merakta bırakan sorulara cevaplar bulduğumuzda ise, sonrası için başka bir merak kümesinin içine düşüyor ve bir dramın içinde gezinmeye devam ediyoruz.

Anne, baba, abi ve ikiz kız kardeşlerden oluşan Cooke ailesinin bireylerinin arasındaki ilişki oldukça ilgi çekici. Ailede birbiri yüzünden "kurban" konuma düşmeyen birey neredeyse yok gibi. Sorumlu, en başta sürekli babaymış gibi sunuluyor. Aslında düşündüğümüzde ailedeki her bir bireyin diğeri üzerinde yıkıcı etkisi olduğunu görmemek de mümkün değil. Geçmişle olan hesabı asla kapanmayan bu ailenin birbiri üzerinde yarattığı yıkımın sonucunda yarattığı "mutsuzluk ve pişmanlıktan yakasını kurtaramayan bir hayata mecbur" bireyler; başta anlatıcı ve baş karakter Rosemary üzerinden rahatça görülebileceği üzere. Yıllar önce verdikleri bir karardan dolayı, verdikleri başka bir kararın arkasında duramayacak hale gelmelerinin etkisi, Cooke aile için yıkımın başlangıcı oluyor. Ve bu yıkım, kitabın başından sonuna dek her şeyin belirleyicisi oluyor.

Bu benzersiz ailenin her bir bireyin üzerine yapışan bir pişmanlık hali, kendinden memnuniyetsizlik ve saplantılarla dolu hayatları içinde karşımıza çıkan konu ise sadece bir aile hikayesi olmuyor. Evet, iletişim sorunları ve anlaşmazlıklar bir yana, mesafeler bir yana, ailenin gizemli biçimde ortadan kaybolan bireyleri bir yana, karşımıza çıkan bir diğer dram ise insanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan deneyler oluyor. İnsan denekler ve hayvan denekler kullanılarak yapılan bilimsel araştırmalar, hayvan hakları kitap boyunca sık sık sorgulamanızı bekler biçimde karşımıza çıkıyor. Deneğin ve amacın birbirine karıştığı, amaçların sonuca varamadan gerçeklik karşısında yenik düştüğü durumlarda okurun bir yandan insan, bir yandan da hayvan hakları hakkında düşünmesini bekliyor Karen Joy Fowler.

2014 Pen - Faulkner Ödülü, 2014 California Edebiyat Ödülü sahibi ve 2014 Man Booker finalisti, Aylak Kitap'tan Türkçe ilk basımı 2015'in ilk ayında yapılan "Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik", okuru bekleyen büyük bir sürprizle kendisini merakla okutacak etkileyici bir hikaye sunuyor. 

Hiç yorum yok: