12 Kasım 2015 Perşembe

Tom Bottomore "Classes in Modern Society"

Arada bir İngilizce kitaplara da blog'da yer vermeye karar verdim. Ağırlıklı olarak bir süredir belirli bir alana yoğunlaştığım için, okuduğum kitapların çoğu da bu alana ait olmaya başladı. Bu demek değil ki kurgu okumaktan vazgeçtim; şu an dört kitabı aynı anda okuyorum ve birisi polisiye bir kurgu, yakında yazısı gelecek hatta. Neyse konuya dönelim.

Masanın üzerinden bana bakan kitaplardan birinin üzerinde şu sıralar kesin bir "Bottomore" yazısı oluyor, kendisi İngiliz bir sosyolog, aynı zamanda Marksist. Sınıf kavramı gibi bir türlü uzlaşıya varılamayan konulardan biri hakkında yazarken de, ağırlıklı olarak Marksist kuram üzerinden konuya yaklaşan ve kitabı kaleme aldığı dönemin kutuplaşan dünyasındaki sınıf kavramı ve rejimler arasındaki ilişkiden sık sık örnekleme yapıyor.

Sınıf kavramının sanayileşme sonrasında ve zamanla modernleşen dünyada daha büyük bir anlaşmazlık içinde tanımlanması sorunun sebeplerini sıralarken bir yandan da sınıf olma ve sınıf bilinci gibi konuları ele alıyor Bottomore. Amerika ve dönemin SSCB'si üzerinden kıyaslamaların da yer aldığı kitapta Bottomore, kapitalist ve sosyalist rejimler içinde sınıflar arası farklara değinirken, ayrıştırıcı olan noktanın sınıflar arası uçurumun büyüklüğü olarak yorumluyor; Sovyetler'in "üst sınıfı" ile kapitalistlerin "üst sınıfı" arasında, bulundukları toplumda kendilerinden farklı olan sınıflarla aralarındaki uçurumun daha az olduğunu belirtiyor. Yine de tam bir homojenliğin ya da heterojenliğin sağlamadığı analizini tüm toplumlar genelinde vurguluyor.

Egemen sınıfın egemen ideolojiyi yaratacağı iddiasındaki Marx'ın, her bir sınıfın aslında kendi ideolojisine de sahip olacağı şeklinde bir ekleme yapan Bottomore, Marx'ın işçi sınıfının toplumsal değişmedeki rolünün lokomotif görevi göreceği konusundaki düşüncelerine de yer veriyor ve içinde yaşadığı dönemin toplumları ile beraber analize tabi tutuyor.

Tam ve net bir tanımın, herkes için geçerli ve tek bir doğruda ilerleyen bir sınıf tanımının aslında olmadığı, farklı kuramlar içindeki tanımların zaman zaman farklı kuramların tanımlarını doğurduğu ya da beslediği bu konuda aslında hala net olan bir şey var ki sınıf ve sınıfa aidiyet duygusu, gerçek bir olgu ve konu. 

İnce bir kitap, denk gelir de okumak isterseniz, pek tartışmalı olan sınıf konusunda faydalı olacağından emin olduğum bir kaynak.

Not: Görsel bana aittir, kullanmadığınız için teşekkür ederim.

Hiç yorum yok: