7 Kasım 2015 Cumartesi

Philip Zimbardo "Şeytan Etkisi"

ŞEYTANIN ETKİSİ NASIL OLUŞUYOR?

Topluma kazandırma amacıyla rehabilitasyon işlevi olduğu atfedilen hapishanelerdeki tutukluların ve gardiyanların psikolojisini gözlemlemek amacıyla 1971 yılında sosyal psikolog Philip Zimbardo önderliğinde yapılan, bir hapishane simülasyonu olan Standford Hapishane Deneyi aradan geçen zamandan bağımsız biçimde hala akademik ya da akademi dışı biçimde sıkça konuşulan, filmlere konu olan bir deney.

Say Yayınları'nın Psikoloji Dizisi kapsamında Canan Coşkan'ın çevirisiyle kısa zaman önce okurlarla buluşan Şeytan Etkisi (The Lucifer Effect), deneyin mimarı Philip Zimbardo'nun kaleminden çıkan, yazarın deney öncesinden sonrasına dek gözlemlerini içeren, deneyin günlük gidişatının kayıtlarının deneye katılanların ve gözlemcilerin ifadeleri ile aktaran uzun bir bölüm içeren, bunun haricinde son yıllarda Ebu Gureyb'deki durumu gözler önüne seren bölümler gibi bir çok yönden insan ve insan psikolojisinin ne hale, nasıl getirildiğini/geldiğini anlatan bir kitap.

Tamamen gönüllü, birbirini tanımayan öğrencilerin katılımı ile gardiyan ve tutuklu olarak bölünen deney grubunun, oluşturulan hapishane ortamında iki hafta sürmesi planlanan deneyin başlaması ile beraber geçirdiği inanılmaz psikolojik evrim, Zimbardo'nun ve deneyin diğer gözlemcilerinin bile beklemediği tepkilerin ve değişimlerin yaşanmasına sebep oluyor. 

Deneklerin kendilerine verilen rollere adapte olmalarının da ötesinde bir durumun zamanla daha da oluşmaya başladığı Standford  Hapishane Deneyi'nde otoriteye sahip olan ve idareci konumunda yer alan gardiyan rolündeki deneklerle ve pasifleşmeyle gelen kabul edilmiş çaresizliğin içine neredeyse her saat daha da fazla hapsolan tutuklu rolündeki deneklerle deney, Zimbardo ve ekibi için de beklenmedik durumlar ve sonuçları ortaya çıkarıyor. 

Beklentilerin ve öngörülerin deney süreci içinde ulaştığı beklenmedik noktalara örnek olarak ise katılımcıların kendilerine verilen roller karşısındaki hızlı uyumu ile beraber gelen, psikoza varabilecek kadar güçlü travmatik sonuçlar ve otoriteyi ele geçiren deneklerin rollerine sağladıkları hızlı uyumla beraber ortaya çıkan zorbalık denilebilir.

Tutuklu olan grup üzerinde deneyin ve gardiyan rolündeki grubun yarattığı travmatik ve yıkıcı etkinin ruhsal boyutta hasar yaratmaya başlaması, isyankar ya da yıkıcı davranışların oluşması, zorbalığa meyil ve özellikle gardiyan olan grup içinde gittikçe artan otorite kaygısına dayalı psikolojik şiddet uygulama eğilimi, Zimbardo'nun gözleminden ve kaleminden okurken dahi rahatsız edebilecek seviyeye ulaşıyor.

İnsan psikolojisini anlamak için yakın tarihte adı hiçbir dönem eskimeyen bir deneyin ağırlıklı anlatıldığı Şeytan Etkisi, bir yandan da yakın zamanda tanık olunan ve çoğu insan için bunu sadece bilmenin bile rahatsızlık yaratabileceği insanlık dışı uygulamalara da yer veriyor.

Orta Çağ'ın "cadı" diye yaftaladığı kadınları katletmesinden, Ruanda'da yaşanan akıl almaz katliamlara kadar bir çok "kötülüğü" aktarıyor Zimbardo. Özellikle kitlesel kıyım ve yıkımlarda kitlenin yönlendirilmesi konusunda yönlendirenin söylemini yaratmasındaki öneme vurgu yapıyor. Ruanda'da komşunu komşusuna katlettiren güdülenmenin hangi psikolojik noktalara temas ederek oluşturulduğu örneğinde olduğu gibi, küçük ya da büyük çaptaki tüm şiddet eylemlerinde insanı güdüleyenin neler olduğunu, neler olabileceğini ve bu ihtimallerin nasıl amaçlarla kullanılabileceğini/istismar edilebileceğini anlatıyor.

Kötülüğün simgeleşmiş isimler üzerinden, bireyin güvenli ve konforlu yaşam alanından uzakta ve ona asla yaklaşmayacak noktada bir tasvir olarak bireye tanımlı kılınmasına da aslında bir eleştiri getiriyor. Zira Ruanda'da komşusunu katleden insandan tutun da Standford Hapishanesi Deneyi'nde gardiyan rolüyle hakaret boyutuna varan bir tarzda, kötülüğün gittikçe arttığı dozlarda aslında tıpkı kendisi gibi sadece bir katılımcı olan tutuklu rolündeki yaşıtlarına psikolojik baskı uygulayarak şiddetten zevk alan öğrencinin de aslında bir zamanlar "kötü olmayan"lar arasında olduğunu söylüyor. Uygun zemin ve güdülenmeyi tetikleyecek bir kıvılcım bulduğunda bahsettiği şeytanın etkisinin nasıl ortaya çıkabileceğine değiniyor.

Sadece bir sosyal psikoloji çalışması değil, günlük hayatın her yerinde hemen her şekilde karşımıza çıkan şiddetin birey ve kitle üzerindeki etkisi hakkında okunabilecek bir kitap. New York Times'ın çok satanlar listesinde de yer alan Şeytan Etkisi, insanı anlamak için, şiddetin boyutlarının ve şiddete yönelimin keşfedilebilmesi açısından da önemli bir kaynak.

Not: Bu yazı daha önce Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: