31 Ekim 2022 Pazartesi

Zygmunt Miloszewski "Entanglement"

Polonyalı yazar Zygmunt Miloszeswki'nin ana karakteri savcı Teodor Szacki olan "Teodor Szacki" serisi üç kitaptan oluşuyor. İlk kitap Entanglement ile Kareler ve Sayfalar Soğuk Diyar Polisiyesi (özel) Turu, biraz daha az soğuk bir diyara gitmiş oluyor. Romanın geçtiği mevsim de maalesef kış değil, ama yine de soğuktur diyardır polisiyedir bunlara sahibiz. O yüzden neden olmasın... 

Entanglement, oldukça garip bir grup psikoterapi seansı sonrasında katılımcılardan birinin ölü bulunmasıyla başlıyor. Varşova'daki bir manastıra ait alanda, psikolog tarafından organize edilen seansın dört katılımcısından birinin gece yarısı öldürülmüş halde bulunmasıyla Szacki olaya dahil oluyor. Öldürülen kişi, öncesinde intihar girişiminde bulunsa bile anlıyoruz ki bu girişiminden vazgeçerek organizasyonu terk etmek üzereyken öldürülüyor. Gözler haliyle bu seansa çevriliyor. Bence iki bölüme ayrılmış gibi duran kitabın ilk bölümü de bu anormal seansa odaklanmış halde geçiyor. Neler olup bittiğini öğrenmeye çalışan Szacki eşliğinde, katılımcıların birbirlerinin ailelerini canlandırdığı, anormal bir seansı öğreniyoruz. Anormal gelen kısmı şu, yazar neredeyse Dean Koontz-vari bir sahne kurgulamış; kurgulanan sahneyi bizimle birlikte Szacki de öğrendiği için, o da aynı yorumu yapıyor. Dean Koontz'un psikoterapi ile yönlendirmeyle ilgili bir romanı vardı okuduysanız, aklıma o geldi benim. Ama bir yandan da yazar bunu ciddi ciddi yazmış mı, böyle bir seansı bir polisiyenin göbeğine oturtup mantıklı bir sonuç aramaya yönelmiş olamaz diye düşündüm. Çünkü roman fantastik bir kurguya sahip değildi. 

Benim romanın ilk bölümü diye düşündüğüm kısım, kendisine yapılan psikolojik açıklamaların açıklama kabiliyetini sorgulayan Szacki'yle doluyken ikinci bölüm, karakterin (ve belki de Polonya'nın) geçmişine dönük araştırmalara yönelen bir Szacki görüyoruz. Katil kim, cinayetin nedeni nedir, cevap hangi bölümde saklı, bunun peşinden koşuyoruz. Yazarın, Szacki'yi kurbanın geçmişine yöneltmek için kurguladığı detaylar çok hoşuma gitti bu arada keşke spoiler olmadan yazabilsem...

Szacki karakterine de değinmek istiyorum. 35'ine gelmiş, evli ve küçük bir kız çocuğu babası olan savcı Szacki, hayatının daha ne kadar hiçbir şey olmadan gideceği sorgulamasını yapmaya başladığı sıkıntılı bir dönemini yaşıyor. Hayatında bu yaşına kadar kaybettiği ya da kazandığı her şeyin, bir daha karşısına çıkmayacağını anlıyor. Karşımızda boğulmak üzere olan bir adam var; bir yandan cinayetin çözümüne giderken bir yandan da Szacki'nin bu hayatıyla ne yapacağına karar verip veremeyeceğini dair yazarın yarattığı merağın peşinden ilerliyoruz. Klişelere boğmadan, cinayetin önüne geçmeden, tadında işlenmiş bir karakter olduğu için tanışmış olduğumuz karakterle arada beraber iç çekiyoruz. 

Beğendiğim bir polisiye romandı, serideki diğer romanları da okurum, yazarın diğer romanlarını da okurum. Polisiyeden benim beklentilerimi karşıladı; sıkmadı, uzatmadı, gereksiz detaylarla kafa karıştırmadı, beklenmeyen bir sonu büyüleyici biçimde yaratmamış olsa da olaylar çözülmeye başlayana kadar dikkatimi dağıtmadı. 

Hiç yorum yok: