25 Mart 2015 Çarşamba

Chris Impey "Evrenin Doğuşu"

Çocukken, belki çoğu çocuk gibi ben de "uzaya gitmek" istiyordum. İtfaiyeci olmaktan vazgeçtikten sonra bu hayale kapılmıştım. Zamanla, dönemin (ve o dönemden aklımda kalan tek) bilim dergisi olan dergiye denk geldikçe çoğunu anlamadan ama büyük bir dikkatle okuduğum evrene dair bilgilerin de ışığıyla biraz daha aklıma almaya başladıkça, yine aynı yayınla ilgili, çocuklar için hazırlanan kitapları okudum. Sonra o derginin çocuklar için olanı çıkmaya başladı, onu anlayabildiğim için rahat rahat okudum =)

Fen bilimleri yerine sosyal bilimlere yönelmemin ardından da bu ilgi sönmedi; çocukluk merakı yerini cidden bir ilgiye bıraktı; zamanla Stephen Hawking, Carl Sagan gibi hemen hepimizin bildiği isimlerin kitapları okumaya başladım. Aslında fen bilimleri ile araya bir sınır çekmeye gerek yok, tamamı "insan"ı içeriyor; örneğin Carl Sagan'ı herkes okuyabilir, okur, okumalı - gibi.

Şu an sıklıkla konuyla ilgili okumalar yapamasam da, Arizona Üniversitesi Astronomi Bölümü'nde profesör olarak çalışmalarına devam eden İngiliz uzay bilimci Chris Impey'in Evrenin Doğuşu adlı kitabıyla yeniden aklımın sınırlarını zorlayan sınırsız evrene dair bir şeyler okuma şansım oldu.

Ay'ın gezegenimiz ile olan ilişkisi, sıklıkla günlük hayata yansıyan ya da yansıdığı iddia edilen etkisi, insanlık tarihinden günümüze kalan tarihi kalıntılarda çıkış noktası olduğu kayıtlar gibi bilgilerle ilk bölümde okuru karşılayan yazar, güneş sistemi ve zaman konusu üzerinde durarak devam ediyor. Tarih boyunca zamanı ölçmek - belirlemek için girilen çabalarla beraber, Doppler ölçümü konusunu da işliyor. Gezegenlerin kütleleri hakkında bilgi sağlayan bu yöntem, konuyu merak edenlerin ilgisini çekebilir. Yani oturduğumuz yerden karşıdaki dağın kütlesini hesaplayamayacağımızı düşünürsek, evrenin bir ucundaki gezegenin kütlesinin nasıl dünya üzerinden hesaplanabileceği merak edilmemesi mümkün olmayan bir konu gibi, değil mi?

Genelde, konuyla ilgilendikçe beni benden alan ve bir süre gerçekten meraktan öldüren kara delikler konusu da elbette kitapta yer alıyor. Sırf bu konu için bile kitabı okuyacaklar arkadaşlarım var, eklemeden geçemeyeceğim =) Büyük yıldızların ölümü sonrasında oluşan ve gizem dolu olarak bildiğimiz kara deliklerin oluşumu hakkında kolay anlaşılır ve süreci adım adım anlatan bir açıklama veren Impey, maddenin kara delik içindeki konumu hakkında da okuru aydınlatıyor. Farklı bilim insanlarının kara delikler üzerine ortaya koydukları tezleri de metne dahil eden yazar, bir kara deliğin içine düşülmesi durumunda olacakları -imkansızın satırlara yansıması- da anlatıyor. Tabi tüm bunların sadece farazi olduğunu kendisi de belirtiyor zira bir kara deliğe o kadar yaklaşmak imkansız, diyor. Ardından, kara deliğe giren bir insanın görebileceği muhtemel şeyleri açıklayarak, hiç göremeyeceğimiz inanılmaz bir şeyi bizlere sunarak, kitabı okuduktan sonra dört duvar arasında olmanın dayanılmaz gerçekliği ile baş başa bırakıyor. Ya da şöyle diyeyim; dünyadan dışarı bir adım bile atamayacağız. O şanslı insanlar arasında bu blog'un yazarı ve okuyanları muhtemelen olmayacak. Olmayacak =/

Kara delik konusunu aşırı uzatmanın ötesinde, kitap gerçekten, elbette, bundan daha fazlasını ve aynı derecede ilgi çekici konuyu barındırıyor. Örneğin gerçekliği konusunda şüpheye düşüyorsanız, karanlık madde adlı bölümde detaylı incelenen bu konu hakkında alacağınız cevap; evet var, oluyor.

Neden Yokluk Değil De Varlık Var? adlı bölümde, adından da anlaşılabileceği üzere, hatta sırf adına bile bakarak bizleri ontolojinin kolların atıyor.

Diğer bölümleri tek tek yazmadım ancak Çoklu Evren adlı bölümde, zamanda yolculuk, Donnie Darko, paralel evrenler gibi konular jet hızıyla aklıma geldi ve o sırada büyük ihtimalle bölüm boyunca nefesimi tuttum.

Say Yayınları'ndan çıkan Evrenin Doğuşu, meraktan ölmek yerine bilerek ölmeyi tercih edenler için evrenin sırlarına sayfalar üzerinden bakmanızı sağlıyor.

4 yorum:

Kitapsız Kedi dedi ki...

Benim de aklımı başımdan alıyor bu konular. O sonsuzluğu düşünmek, gökyüzünü izlemek, karadelikler, karanlık madde, yıldızlar, galaksiler... Bulunduğum durumdan uzaklaşmanın, bambaşka alemlere dalmanın en gizemli, en güzel yolu bunları düşünmek. Cosmos'u izledin mi?

Kareler Ve Sayfalar dedi ki...

İzledim - ama belgesel olan Cosmos değil mi?

Kitapsız Kedi dedi ki...

Evet, benim bildiğim bir tek o var ama. Başka Cosmos var mı ki?

Kareler Ve Sayfalar dedi ki...

Belki benim bilmediğim başka bir Cosmos daha vardır diye düşündüm =)