21 Nisan 2015 Salı

Evelyn Reed "Bilimde Cins Ayrımı"

Bir süredir blog'a yazı ekleme düzeni kaybolmuş gibi görünebilir. Ama bu okumadığım anlamına gelmesin; okuduklarımın bazılarının yazısını yazmıyorum, bazılarının da yazısını yazacak zamanı bulamıyorum. Evelyn Reed'in Bilimde Cins Ayrımı kitabı yazısı da bu son grubu dahil. Geçen hafta bitirdiğim bu kitabın yazısını ancak bugün yazabiliyorum.

Okumak istediğim kitaplardan biri olduğu için sahafta görür görmez alıp çıktım ve sahaftaki diğer kitaplara bakmadım. Bu sığ ve yüzeysel biçimde gerçekleştirdiğim sahaf ziyaretimi bir sonraki gidişimde telafi edeceğim. (Bunun anlamı şu: Sahafta yarım saat dolanırım ve sonunda iki kitapla falan çıkarım. Telafiden kastım sahaf içinde fiziksel varlığımla yer kaplamak ve her kitaba bakmak zorunluluğumu yerine getirmek. Sırtımdaki dev çanta ile raflar arasını işgal etmek ve insanların mekan içindeki hareketlerini kısıtlamak - bence ben internet sahaflarından ya da internetteki kitap sitelerinden kitap alayım, en iyisi, toplumumuzun huzuru ve sağlıklı nesiller için yapılacak en iyi şey bu).

Artık kitaptan bahsedebilirim.

Kadın hareketi içinde adı sıkça duyulan, benim için de en önemli isimlerden biri olan Evelyn Reed, Bilimde Cins Ayrımı adlı kitabında maymunbilim hakkında doğruluğuna sıkıca yapışılan yanlış gerçekleri aydınlattığı bir bölüm ile giriş yapıyor. Hayvan ve insan evrimi üzerine karşılaştırmaları da içeren bu bölümde yazar, üzerinde şiddetli tartışmalar dönen insan evrimi ve anaerkil - ataerkil yapının tarihin bu akışı içindeki ilerleyişini açıklıyor. Alet kullanma ve et yemenin türler üzerindeki ayrıştırıcı ya da ortak etkilerine değinen Reed, tahmin edersiniz ki alet kullanma konusu üzerinden emek kavramına geçişi Engels'in fikirleri ile beraber ele alıyor. Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni adlı efsanevi çalışmasından parçalarla sıkça kitap içinde araştırmaları ile yer alan Engels'in Reed'ce yorumlarıyla beraber, emek etkinliklerinin insan evrimi içinde toplumsal yaşamda yarattığı değişimleri ortaya koyuyor.

İnsan ve maymunlar üzerine kitabı yazdığı döneme dek yapılan araştırmalar karşısındaki (bazen de yanında) kendi fikirlerini okura aktaran Reed, maymunların hiçbir zaman insana özel "toplum" kavramına sahip olamayacaklarını, insanlar gibi konuşma yetisine sahip olamayacaklarını ve alet kullanmalarının, insan - araç - emek - amaç arasındaki ilişki ile bir tutulamayacağını vurguluyor, hatta ısrarla vurguluyor. Makalenin yazıldığı tarih 1977 olarak belirtilmiş. Bu konu hakkında benim kafamda soru işaretleri oluştu zira bizim gibi sese dökerek bir dil konuşmadıkları halde, yazarak ya da işaret dili ili İngilizce olarak beraber çalıştıkları araştırmacılar ile iletişim kuran maymunlar var. Hatta unutmazsam buraya isimlerini de eklerim. Neyse.

Kadın erkek eşitsizliğinin tarihin incelenmesi ve aktarılması sırasında, evrim sırasında - antropolojinin, insanbilimin, biyolojinin ünlü isimleri tarafından nasıl yaratıldığı ve sunulduğu da Reed'in karşı çıktığı, çürüttüğü noktalar arasında. Tarih yazımında bile erkek egemen bir kültür içinde olduğumuzu vurgulayan yazar, Levi-Strauss gibi büyük isimlerin bile kadın üzerine ettikleri tüm lafların kadının ikincilliğini pekiştiren nitelikte olduğunu ve bilinçli örtbas çabalarına rağmen nasıl yeniden yaratıldığını gözler önüne seriyor. Elbette, sadece Levi-Strauss eleştirisi yok, aklıma şu an hemen o geldiği için yazdım. Diyebilirim ki neredeyse Levi-Strauss Reed'in en az yerden yere vurduğu isim; farklı makalelerin derlendiği bu kitabında kendisi hakkında yazılanlara cevap verdiği ya da eleştirilerini hazırladığı bazı araştırmalar üzerine yazdıkları emin olun daha sert. Ve Reed'in neredeyse tüm karşı çıkışları okuru ikna ediyor - bilimin ışığında.

Aile ve akrabalık bağlarının üretim süreçleri paralelinde yaşadığı değişim de kitapta yazarın uzun uzun değindiği konulardan biri. Akrabalık ilişkilerini şekillendiren, başlangıçtan itibaren varolan anayanlı düzenin nasıl inatla sonradan olma şeklinde sunulduğu konusunu şiddetle eleştiren yazar, bu konuya kanıt olarak bir çok bilimsel gerçeği ortaya koyuyor. Örneğin; ilkel kabilelerin hala anayanlı - anaerkil olması? diyor. Ek olarak, her klanın anayanlı oluşan bir klan yapısına sahip olduğunu vurgulayan Evelyn Reed, evlilik temelinde şekillendiği iddia edilen klan yapısı üzerine de eleştirilerini sıralıyor.

İçgüdülerin saldırganlık için bir kılıf oluşturacak şekilde savunulduğu ve toplumsal şiddetin, ırk ve cinslere karşı şiddetin, savaşların ve saldırganlığın meşrulaştırıldığı düzeni eleştiren Reed aynı zamanda erkeğe atfedilen bu saldırgan içgüdünün, iktidar ve düzen arasındaki ilişkisine de değiniyor.

Kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap, tekrar tekrar da okuyacağımdan çok eminim. 

Hiç yorum yok: