Bilim,
bilimsel bilgi gibi kelimeler kullanıldığında genellikle insanların kafasında
deney tüpü, elektronik, DNA, matematik, biyoloji, ilaç sanayi gibi şeyler
canlanıyor bence. Yani bu ilk çağrışım içinde mesela ne bir siyaset bilimini,
ne tarihi, ne sosyolojiyi ne de iktisadı görebilirsiniz. Biraz iddialı bir
cümle hatta yakınma oldu, ama olsun, olsun çünkü fen bilimleri dışındaki çoğu
şeyin bilimsel eğitim gerektirmeyen, bilimle alakası olmayan, hatta yer yer
cinsiyetçi ve kadın düşmanı bir tutumla "kadın işi" olarak tanımlanıp
küçümsendiğini ben çok gördüm. Siz gördünüz mü ya da genel nasıl bir şey
demeyim şu an hadi, ama benim gözlemlerinden bu sonuca varmam mümkün.
Öncelikle
bilim nedir, bilimsel bilgi nedir, bilimsel bilgiye ulaşmak için kullanılacak
yöntem ve araçlar nelerdir - ve daha fazlası - çoğu zaman sadece sınavda cevap
kağıdına yazılacak (ya da artık sanırım sadece cevap kağıdında
"işaretlenecek") bilgi olarak öğretildiğinden, zamanla ölen, anlamını
kaybeden konular haline geliyor. Bu yüzden de günlük hayattaki basit bilgilerin
bile yanlış temellerle çarpıkça yerleşmesi, çoğu yanlışın inatla doğru
sunulması ya da doğrunun ne olduğunun merak edilmemesi gibi bir çok zararlı
durum, bireyler ve doğal olarak toplum için büyük sorunlar doğuruyor diye
düşünmekteyim.
Bilim
denilince aklına sadece matematiksel bilgi gelenlerin, felsefeyi, mantığı bilim
saymayanların pek zoruna gidebilecek şekilde Rene Descartes, matematik ve felsefe eğitimi ile dünya
tarihinde sonsuza kadar fikirleriyle yaşayacak olan, ünlü filozoflardan biri. Hemen
herkes adını duymuştur diye düşünüyorum en azından. 1596 ve 1650 yılları
arasında yaşadığını ve şu an 2015 yılında dahi üniversitelerin belli
bölümlerinde temel kaynak kitaplar arasında yer alan eserleri olduğunu
düşünürsek, Descartes ne diyor diye durup düşünmeden geçmemenin gerektiğini de
görebiliriz bence.
1628 ve 1629
yılları arasında kaleme aldığı Aklın Yönetimi İçin Kurallar adlı eserinde
Descartes, adından da anlaşılabileceği üzere aklı kullanmanın yollarını
anlatıyor. Aklı neden kullanırız? Bilgi edinmek için. Burada önemli nokta,
doğru bilgiye ulaşmak olduğuna göre, doğru bilgiyi araştırmanın yöntemleri,
adımları nelerdir diye Descartes yirmi bir adet kuralı paylaşıyor ve açıklıyor.
Her bir
kuralı elbet yazmayacağım ancak kısaca nasıl bir içerik ve yol izlemiş,
bahsedeyim: Öncelikle bilgiyi araştırmanın yöntem ve düzenini neden önem
verdiğini açıklayarak başladığı metinde yazar, insan aklının gelişmişliğinin ve
sınırsızlığının altını ilk sayfalarda çiziyor. Kuşku duyulan konu üzerinde
aydınlatmak için araştırmaya girişilmesinden önce, sonucu kesinliğe varmayacağı
belli olan konular için uygulanacak hiçbir yöntemin başarıya - doğru, gerçek bilgiye
- götürmeyeceğini vurgulayan Descartes, muğlak konular üzerine cesaretle
gidilmesi sonucu elde edilen üstünkörü bilgiyle sahip olmakla övünmeyi de
eleştiriyor.
Araştırmada
yöntemin güvenilirliğini sıklıkla vurgulayarak adımları sıralamaya devam eden
yazar, aynı zamanda yöntemin sırasının gerekliliğine de değiniyor. Bir adımda
elde edilen bilgiye dair şüphe olmasına rağmen inatla diğer adıma geçilmesinin
doğru bir yol olmadığını, sonucun yine gerçek ve doğru olmayacağını belirtiyor.
Bir basamağı çürük olan bir merdivende ilerlemenin sona varamayacağı gerçeği
gibi...
Gerçeği
armaya başlamak için en karmaşık gerçeklerden ziyade en basit gerçekleri
öğrenmeyi ilk koşullar arasında sıralayan Descartes, öğretilen değil aranıp
bulunan bilginin kişi için daha önemli olduğunu kendisinin öğrenme isteği ve
merakı üzerinden de örnekliyor.
Bilgi sadece
sınavlarda çıkan, bir sorunun cevabı değil; bilgi yaşama yöntemi, yaşama
sebebidir diye düşünüyorum. Nasıl
düşünmeyi öğrenmek, gerçeği ve doğruyu hayattaki her konuda, her şeyde, her
zaman nasıl bulabileceğimizi öğrenmek için bizlere yöntemi sunuyor Descartes.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder