22 Mayıs 2015 Cuma

Rene Descartes "Aklın Yönetimi İçin Kurallar"

Bilim, bilimsel bilgi gibi kelimeler kullanıldığında genellikle insanların kafasında deney tüpü, elektronik, DNA, matematik, biyoloji, ilaç sanayi gibi şeyler canlanıyor bence. Yani bu ilk çağrışım içinde mesela ne bir siyaset bilimini, ne tarihi, ne sosyolojiyi ne de iktisadı görebilirsiniz. Biraz iddialı bir cümle hatta yakınma oldu, ama olsun, olsun çünkü fen bilimleri dışındaki çoğu şeyin bilimsel eğitim gerektirmeyen, bilimle alakası olmayan, hatta yer yer cinsiyetçi ve kadın düşmanı bir tutumla "kadın işi" olarak tanımlanıp küçümsendiğini ben çok gördüm. Siz gördünüz mü ya da genel nasıl bir şey demeyim şu an hadi, ama benim gözlemlerinden bu sonuca varmam mümkün.

Öncelikle bilim nedir, bilimsel bilgi nedir, bilimsel bilgiye ulaşmak için kullanılacak yöntem ve araçlar nelerdir - ve daha fazlası - çoğu zaman sadece sınavda cevap kağıdına yazılacak (ya da artık sanırım sadece cevap kağıdında "işaretlenecek") bilgi olarak öğretildiğinden, zamanla ölen, anlamını kaybeden konular haline geliyor. Bu yüzden de günlük hayattaki basit bilgilerin bile yanlış temellerle çarpıkça yerleşmesi, çoğu yanlışın inatla doğru sunulması ya da doğrunun ne olduğunun merak edilmemesi gibi bir çok zararlı durum, bireyler ve doğal olarak toplum için büyük sorunlar doğuruyor diye düşünmekteyim.

Bilim denilince aklına sadece matematiksel bilgi gelenlerin, felsefeyi, mantığı bilim saymayanların pek zoruna gidebilecek şekilde Rene Descartes,  matematik ve felsefe eğitimi ile dünya tarihinde sonsuza kadar fikirleriyle yaşayacak olan, ünlü filozoflardan biri. Hemen herkes adını duymuştur diye düşünüyorum en azından. 1596 ve 1650 yılları arasında yaşadığını ve şu an 2015 yılında dahi üniversitelerin belli bölümlerinde temel kaynak kitaplar arasında yer alan eserleri olduğunu düşünürsek, Descartes ne diyor diye durup düşünmeden geçmemenin gerektiğini de görebiliriz bence.

1628 ve 1629 yılları arasında kaleme aldığı Aklın Yönetimi İçin Kurallar adlı eserinde Descartes, adından da anlaşılabileceği üzere aklı kullanmanın yollarını anlatıyor. Aklı neden kullanırız? Bilgi edinmek için. Burada önemli nokta, doğru bilgiye ulaşmak olduğuna göre, doğru bilgiyi araştırmanın yöntemleri, adımları nelerdir diye Descartes yirmi bir adet kuralı paylaşıyor ve açıklıyor.

Her bir kuralı elbet yazmayacağım ancak kısaca nasıl bir içerik ve yol izlemiş, bahsedeyim: Öncelikle bilgiyi araştırmanın yöntem ve düzenini neden önem verdiğini açıklayarak başladığı metinde yazar, insan aklının gelişmişliğinin ve sınırsızlığının altını ilk sayfalarda çiziyor. Kuşku duyulan konu üzerinde aydınlatmak için araştırmaya girişilmesinden önce, sonucu kesinliğe varmayacağı belli olan konular için uygulanacak hiçbir yöntemin başarıya - doğru, gerçek bilgiye - götürmeyeceğini vurgulayan Descartes, muğlak konular üzerine cesaretle gidilmesi sonucu elde edilen üstünkörü bilgiyle sahip olmakla övünmeyi de eleştiriyor.

Araştırmada yöntemin güvenilirliğini sıklıkla vurgulayarak adımları sıralamaya devam eden yazar, aynı zamanda yöntemin sırasının gerekliliğine de değiniyor. Bir adımda elde edilen bilgiye dair şüphe olmasına rağmen inatla diğer adıma geçilmesinin doğru bir yol olmadığını, sonucun yine gerçek ve doğru olmayacağını belirtiyor. Bir basamağı çürük olan bir merdivende ilerlemenin sona varamayacağı gerçeği gibi...

Gerçeği armaya başlamak için en karmaşık gerçeklerden ziyade en basit gerçekleri öğrenmeyi ilk koşullar arasında sıralayan Descartes, öğretilen değil aranıp bulunan bilginin kişi için daha önemli olduğunu kendisinin öğrenme isteği ve merakı üzerinden de örnekliyor.

Bilgi sadece sınavlarda çıkan, bir sorunun cevabı değil; bilgi yaşama yöntemi, yaşama sebebidir diye düşünüyorum.  Nasıl düşünmeyi öğrenmek, gerçeği ve doğruyu hayattaki her konuda, her şeyde, her zaman nasıl bulabileceğimizi öğrenmek için bizlere yöntemi sunuyor Descartes. 

Hiç yorum yok: