28 Ocak 2013 Pazartesi

Henning Mankell 'Kennedy'nin Beyni'

Kennedy’nin Beyni, Henning Mankell’in kitapları arasında en farklı olanı; belki de yazılış “derdi” tamamen farklı olanı. Burada, alışageldiğimiz baş karakter Dedektif Wallender’ın olmaması bir yana, polisiye bir roman yaratma amacından da aslında uzak bir kitap. Evet, kitabın sonuna kadar yine bir “katil” aranıyor, bir “cinayet” işleniyor ve işler karman çorman bir halde çözülmeyi bekliyor. Ancak dediğim gibi, bu kitabın bir polisiye roman olsun diye yazılmadığını düşünüyorum. Çünkü Kennedy’nin Beyni’nde sizi bekleyen hikaye aslında Afrika’nın büyük sorunu; siz açlık, yoksulluk deyin, ben de aslında Aids diyeyim.

Kitabın baş kahramanı Louise adlı bir arkeolog. Oğlunun, kendi evinde görünürden bir “intihar” ile hayatının son bulmasının ardından, inanmak istemediği ve inanmaması için bir çok sebep bulduğu bu intihar(!)ı, aslında cinayeti (bunun bir cinayet mi intihar mı olduğu elbette kitabın sonunda saklı) araştırmaya başlaması ve keşfettiği, oğluna ait ve aslında hiçbir şekilde haberdar olmadığı bir dünyayı tanımaya başlamasıyla başlıyor kitap. Oğlunu tanıdığını düşünürken, Henrik’in bambaşka bir hayatı olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye ve bu hayatı anlamaya çalışıp, esrarı aydınlatmaya çalışırken, kendisini dünyanın bir ucundan bir ucuna sürekli bir yolculuk halinde buluyor.

Bu yolculuğun ana ekseninde ise Afrika var. Kitabın sonunda Henning Mankell’in bir sonsözü var ki bence kitabı yazmasının sebebi, kitabın tamamı orada aydınlanıyor. Mankell’in insanlığın içinde bulunduğu, acı veren Aids gerçeğine ve uluslar arası ilaç şirketlerinin deneylerine karşı içinde biriken duyguları, zamanında yaşadığı acı bir olayla okuyucuya özetlemeye çalıştığı bu bölüm, ölmekte olan bir Aids hastasının Mankell üzerinde bıraktığı iz tabanında şekillenmiş.

Kenndy’nin Beyni ismi, bu kitabın neresinde ve bağlantı ne derseniz bence o da sürpriz olsun, oldukça ilginç bir bilgi veriliyor bunun hakkında kitapta.

Oldukça sürükleyici, sürekli değişen mekan ve gelişen olaylarla gerçekten bir solukta okunabilecek bir kitap. Basımı var mı, kitap piyasada şu an var mı bilmiyorum ama denk gelirseniz okumanızı tavsiye ederim. Ama dediğim gibi, Wallander serisindeki gibi bir kitap beklemeyin, bu sefer çok farklı.

Hiç yorum yok: